Yemek ya da karşılığı olan para personel giderlerinden biri ve iş yeri yönetemi de uygun görüyorsa neden sorun olsun?
Sanırım tek farkı personele günlük yemek değil de toplu olarak (izinli günler hariç) aylık maaşa yansıtılır.

uygun ama iş verenin uygun görmesi ve bu yolu tercih etmesi lazım

çalıştığım şirket yemek parasını maaşa ek olarak nakit yatırıyor. yani böyle bir yöntemi uygulayan uygulayabiliyor belli ki. bir deneyin şansınızı.

yemek kartı verilebilir, evden yemek getirip yemek kartını alışverişe kullanabilirsiniz. ya da bir yemek firmasıyla anlaşılabilir, iş yerine getirirler, 15 kişi için mutfak çok da şart değil.

aynı parayı iş arayan, eli lezzetli bi ev hanımına verseniz bir şekilde yemek size ulaşsa mesela ama imkan ve detaylara bakmak gerek...

nesini bu kadar beğendiler anlamıyorum, orijinal değil, ilginç değil, komik de değil, öyle vakit geçirmelik suya sabuna dokunmayan bir şey.

dizinin türü bu feel good ve drama iç içe

aslında bill lawrance diye bir prodüktör var bu onun tarzı, daha önce scrubs diye bir diziyi üretmişti, ted lasso yu üretti şimdi bir de appletv+ da yayınlanan shrinking diye yeni bir dizisi daha var

Daha çok 30'lu yaşların ortasına hitap eden temelde büyümek üzerine, umudu canlı tutmaya çalışan bir dizi. Gündelik, eğlence anlayışlı ilişkilerden güven ve bağ geliştirme üzerine kurulu ilişkilere geçiş yapan keely. ebevynlik, aşk, boşanma travmalarına rağmen umudunu ayakta tutmaya çalışan ted. toksik ilişkilerine rağmen sevilme ihtiyacı ağır basan coach beard. aldatılma sonrası özgüven problemleri yaşayan rebecca. ergenlikten erişkinliğe geçen roy kent. şımarık, umursamaz ergen jamie tartt. "Ilginç olmayan şeyler yoktur, ilgilenmeyen insanlar vardır." derler. İlgilisine her karakterin psikolojik gelişimlerini gösteriyor. tabi ki amerikan popüler kültürü yüzeyselliğinde ancak daha fazlasını sunmak gibi bir iddiası da yok zaten. Eğer hala 20'lerinizdeyseniz size çok bir şey ifade etmemesi oldukça normal.

@elvan abeyiylegezse yaş 37

Ben baya sevdim ya üçüncü sezonu da bekliyorum bayadır. Ben de 27 yaşındayım mesela yaş olayı tutmadı bence :d

Ben scrubs'ı da çok severim, Bill Lawrence dizileri hoşuma gidiyor.


Yani aşırı optimist olması beni rahatsız eden bi şey değil aksine feel good dizileri seviyorum zaten. Onun dışında genel konu da keyif aldığım bir konu futbol severim. Bi de usa/uk farkı geyiğini de seviyorum. O yüzden baya keyifle izlemiştim iki sezonunu birkaç ay önce. Şimdi de üçüncü sezonunu izliycem.

Karakterler çok çabuk bağ kurulabilen kişiler bi de o da çok büyük avantaj. İki bölüm sonra hepsine alışıyosun ve ilgini çekiyor. Ayrıca özellikle ikinci sezonda daha detaya iniliyor yan karakterler hakkında o da keyifli

evet oyle bu yuzden seviyoruz zaten. iyi hissetmeye ihtiyacimiz var. ama herkes sevecek diye bir sey yok.

hastasiyim. ucuncu sezon bugun yayinda!

Bu filmi ciktigindan beri izlemeye calisiyorum hep bir aksilik cikti izleyemedim. Dun gece uyuyamadim actim izledim internete bakayim insanlar ne dusunmus diye dedim ben izlerken 7 oscar almis :D

Izledigim en guzel filmlerden biriydi, 2022'nin kesinlikle en iyisiydi bence.

bence de asla oscar alacak nitelikte bir film değil. filmin fikri iyi diyorlar ancak filmde sürekli bir dövüş sahnesi var. dövüş sahnesi izlemekten o kadar yoruldum ki. popodan bir şeye temas edip de zamanda dönüşüme giren karakterlerin olduğu bir filme oscar vermek ilginç gerçekten.

Bu film en iyi film dahil 7 tane Oscar aldıysa Matrix'in 17 tane falan Oscar alması gerekirdi, hatta sırf Matrix için yeni yeni kategoriler açıp onun Oscar'ları da Matrix'e verilebilirdi.

faklı bir film ve farklı olmak çok kıymetli. çağın ruhuna uyuyor, kuantum vs, önemli sorular soruyor ve diğerlerine benzemiyor. pozitif ayrımcılık da var tabi işin içinde.

bana çok yorucu geldi bu film. tekrar izleme isteği uyandırmadı. tekrar izlesem beğenirim belki.

Zamanın ruhuna uygun ama kötü. Bu yıllara bu gidiyor yapacak bişey yok. 7 Oscarlık bişeyi de yok, ama bu da demek ki akademi ödülü dediğimiz şey eski akademi ödülü değil.

www.benizledim.com

sonunu getiremediğim nadir filmlerden oldu. ki başladığım filmlerin %95'ini bitiren bir insanım.

film bir kere çok fazla. diyalog fazla, aksiyon fazla, twist fazla, olay fazla. yukarıda biri zamanın ruhuna uygun demiş. tam tersi olduğunu düşünüyorum. sinema (sinema sanatı diyemeyeceğimiz blockbusterları ya da süper kahraman filmlerini saymıyorum) minimalizme ve hikayesini daha azla anlatma uğraşına girmişken şu filme 2023 yılında oscar vermek zamanın ruhundan bihaber olmaktır. aftersun karakterlerine hikayeyle ilgili tek cümle kurdurmadan, sadece footage görüntüyle koca bir olay örgüsü anlatıyor. ki son yıllarda izlediğim çoğu indie avrupa yapımı da böyle. sinemanın sanatsal anlamda gittiği yön bu. bağıra çağıra hikaye anlatmak aşırı lame geliyor bana artık.

gerçi marvel neden kıçından çinli süper kahraman uydurup filmini çektiyse akademi de bu filme o yüzden oscar verdi işte. şaşırmamak lazım.

Abi oscar alan filmlerin %75'i "oscar alacak nitelikte bir film değil" zaten. Bu film mukemmel mi, hayir ama bahsedilen matrix gibi kendine ozgu bir dunyasi ve epey emek var, dolayisiyla sasirmadim almasina. bundan 10 kat daha tirt filmler oscar aldi.

anlamalık değil mad max fury road gibi eğlenmelik bi film bence bu. bir sürü farklı olasılık kadının kendi seçimlerini anlama süreci. sonra da kendi seçimleri üzerinden kızını anlamaya çalışıyor. böyle hatırlıyorum.

hot potato'nun dediği gibi "kendine ozgu bir dunyasi ve epey emek var" başarılı film olması için yeterli. yoksa en iyi film çok öznel bir şey.

Ben bunun beyaz renk daha kısasından aldım.

Tahta kalitezi genellikle çok kötü oluyor. O demirleri vidalıyorsunu farklı bir model değilse. İllaha ki esnek kalıyor. Yani düşündüğünüz gibi çok sağlam düşünmeyin ama yıkılacak gibi değil. Masa olarak kullanırsınız özetle

Sadece bu ürünleri yollarken yorumlardaki gibi köşelerini güzel paketlemediklerinden deforme olabiliyorlar.

merhaba. mobilya işinin içinde biri olarak önerim, almamanızdır. uzun ömürlü ürün değil ve bu model profil ayaklılarda sallanma sorunu oluyor. yani pek sağlam olmazlar.

Bellona İstikbal'den şaşmamak lazım. ürünleri kaliteli, fiyatını hak eden malzeme üreten firmalar.

Bir benzeri ofiste var, sol tarafı sallanıyor maalesef. böyle ince ayaklı bakmasanız daha iyi.

Şundan memnunum, hem sallanmıyor hem kablo için ayrı yeri var. Yer de tutmuyor.

www.ikea.com.tr

theartifox.com

Mobilya sektorunden ben de geldim pek tavsiye etmem demeye ama istikbal bellona nedir ya? Bi kere ikisi de ayni firma zaten ve kapisindan gecmeyecegim firmalar.

Koctas, vivense balan bakilir. Begenilen urun internette aratilir. En ucuz nerede satiliyorsa oradan alinir. Koctas vivense deme sebebim de seckilerinin cok olmasi oradan alin diye degil.

Sebebini de soyleyeyim. Sallanir. Ama sebebi bacaklarin ince olmasi degil. 7lik profil de kullansan sallanir cunku statigi zayif. 2 destek noktasini pivota baglayan bir destek olmayan her sey sallanir. Ustunde 160x80lik sunta var nerden baksan 10-15 kgdir.

İkeadan aldım çok güzel fakat ayarlanabilir ayak aldım pişman oldum tangır tungur ses çıkarıyor düz almak lazım.

Bu masanın 160cm'lik modelini kullanıyorum. Uzunluğun gereksiz büyük olup olmayacağı konusunda benim de tereddütüm vardı ancak şu an iyi ki bu kadar geniş olanı almışım diyorum. Hatta 180cm olsa ona da hayır demezdim. Masa üzerinde bir monitör, bir laptop, çalışma kitaplarım/defterlerim ve masa lambam var. Bunlar için yeterli oluyor.

Masa kalitesi için diğer arkadaşlar gibi usta yorumu yapamam ancak basit kullanıcı olarak benim masa ihtiyacımı tamamen karşıladığını söyleyebilirim.

Benim masam da 160, keske 180 200 hatta 300 alsaymisim. Ne kadar yeriniz varsa o kadar masa alin derim yayila yayila calisirsiniz :D

www.ikea.com.tr

para verdiğim en güzel şey bu masa. 160lık benimki, yayla gibi.

kısasını aldım ptt avm'den, biraz fiyat farkı oluyor. 90 cm genişlikte balkoniçin aldım 250tl, fiyat kalite olarak oldukça iyi.

İlk dereceye yanlış yapmışsın diyip geri gönderebilir
Kendisi bir hüküm kurabilir
İstinaf başvurusunu reddedebilir. (Hatırladığım kadarıyla yargıtay yolu açık.)

Hangi sözcükten dolayı şikayet ettiler?

istinaf kararı onar ya da bozar, her iki durumda da Yargıtay'a gidilir.
bildiğim kadarıyla istinaf sürecinde duruşmalı olmasını talep edebiliyorsun istersen ama hangi durumlarda emin değilim, avukatına bir sor araştırsın.
senin dava biraz farklı olabilir ama istinafa ilk gittiğinde 1 yılı geçebiliyor, benim bir davamda geçti, istinaf usulden bozdu yani davanın aslına girmedi dolayısıyla dava görülmeye devam etti ve bitince tekrar istinafa gitti, böyle bir durum olursa daha hızlı bakıyorlarmış.
gerekçeli karara bak sonra istinaf sonucunu bekle sonra aleyhine olursa itiraz edeceksin vs. tabi bilgim çok kısıtlı, avukat değilim.

viktor levi

Kayikhane

atlasmühürdar78

Mucha Yeldeğirmeni

bence de öncelikle kayıkhane, sonra da viktor levi

aida

özel plaka almıyorsanız belli harfler rakamlar vs. gerek yok. aracın hasar geçmişini göstermesi açısından da kolaylık sağlar. gerek de yok bence ayrıca. çok abzürt bir plaka değilse kalsın bence.

değiştiririm. memleketimin plakasını taşımayı seviyorum.

dertli yerlerin plakası ise her türlü değiştirin. mesela izmir'de oturup konya ve ötesi plakalı bir araçla gezerseniz çevirmelere daha çok girersiniz. otuz yıldır tecrübeyle sabittir.

değiştirmedim 06 kaldı, iyi oldu herkes yol veriyor bu kesin kötü şofördür diye :)

izmir plakalı öyle pek modifiyeci tayfanın sevmediği, düz bir araç aldım, değiştirmedim. iyi kötü şoför muamelesi açısından pek fark etmedi ya da ben bir dezavantaj fark etmedim, 4-5 yıldır istanbul'da kullanıyorum.
ama küçük yerde araç ne kadar sakin de olsa plaka başka bir büyükşehire ait olunca çevirmelerde daha çok durduruluyor, şimdiye kadar tecrübem bu yönde.

35 plakalı araç almıştım "izmir güzeli" dedim, kaldı.

geçenlerde 3 araba tekirdağ'da bir yere gidiyorduk, öndeki 34 çevirmeye girdi, ben 59 geçtim, arkadaki 06 yine çevirmeye girdi :)

Kendi sehrinizin girişinde- çıkışında çok durdurulmak dışında pek bir dezavantajı yok bence

kapattılar, açılmaz.

ProtonVPN.

İstediğiniz aracı alana kadar para biriktirirken istediğiniz aracın fiyatı da arttığı için ulaşılamaz bir döngüye gidiyorsunuz.

En güzeli bir tane alıp borcunu bitirmek. Sonra onu satıp üstüne biraz koyup model yükseltmek. Onun borcu bitince bir daha.. böyle böyle 5-6 yıla istediğiniz aracı alırsınız bence

Bütçemin %10-%20 altında bir araç bulmaya çalışırım (çünkü bir aracın sigorta, satın aldıktan sonra ilk bakım vb masrafları da var). Arabaya da fazla anlam yüklemem:)

2. el düşük kmsine bakarım.

bütçemin yettiğini alırım.
bi yerden başlamak lazım sıfırdan araba olmak çok zor.

ama araban olunca ufak ufak yükseltebiliyosun.

istemedigim arabayi aliyorum.

O an araba ihtiyacım varsa bütçemin yettiği kredili aracı alırım.
Araba ihtiyacımın aciliyeti yoksa para biriktiririm tabii ki.

araba piyasası patlayacak diye ekşide mastürbasyon yapıyorum :D

bütçemin yettiği en iyi arabayı alırım. borcu bitince satar istediğim arabayı alırım.

İstediğiniz arabayı alamıyorsanız, para biriktirerek de alamayacaksınız maalesef. Sizin biriktirdiğinizden daha fazla artmaya devam edecek fiyatı. Kredi + elinizdeki ile satın alabileceğiniz en iyi seçeneği satın alın. Sonra o kredinin taksidi bu enflasyonda eriyecek, elinizdeki araç da diğerleri nasıl değerleniyorsa öyle değerleneceği için daha sonra satarak ve üzerine bir miktar daha kredi çekerek(diğerinin taksidi artık gözümüze gelmiyor, zam falan filan aldık o eridi) istediğinizi alabilme şansınız olur.

işimi görecek en ucuz arabayı alır, param kalıyorsa yatırım yapardım. tabi araba da bir yatırım sayılır Türkiye'de ama başka bir yatırım yapardım.
insan istediği şeye hiç yetişemiyor, hep eksik kalıyor maalesef, ancak iyi yatırım yapıp yeterince sabredersen ileride bir şansın oluyor.

zamanında mx5 alacaktık diye söyleniyorum

butceme gore arac alir devam ederim.

bütçeye yakın araç kap.

yoksa bir daha alamazsın.

türkiye için konuşuyorum.

avrupa'da aşağı yukarı fiyatlar benzer.

büyük iyilik yapmışsınız, bağırmaya devam edecektir, yapacak bir şey yok, bir kedi daha alsanız daha iyi olur tabi, biraz oynarlar biraz da atışırlar, oyalanırlar.

Hayvana eziyet etmiyorsunuz hocam sokakta 2 yıl yaşayıp öleceğine evinizde ona güzel bir ömür sağlamış olacaksınız. Benim biri sokaktan olmak üzere 3 kedim var ev müstakil ve dışarıda bahçede baktığım kediler var. Bizim haydutlar 9-10-4 yaşlarında olmasına rağmen görünce hala evde dört dönüyorlar kapı-pencere. Halbuki dışarıyı görmediler hiç 4 yaşında olanı 4 aylıkken sokaktan kurtardık.

Dolayısıyla dışarıya alışkın olduğu için yapmıyor, iç güdüsel olarak yapıyor. İkinci kedinin maddi külfet dışında hiçbir zorlugu yok bu arada, aksine daha kolaylık oluyor. Ama olmuyorsa olamayacaksa da evde kalmaya devam etsin, çünkü ne yaparsanız yapın o huyu isteği değişmeyecek.

Ben tam tersi eziyet olduğunu düşünüyorum. Hepimiz hayat şartları altında mücadele ediyoruz bizi de yemeğin suyun olduğu, tehlikenin olmadığı hücrelere kapatsınlar madem.

"Hayvana eziyet etmiyorsunuz hocam sokakta 2 yıl yaşayıp öleceğine evinizde ona güzel bir ömür sağlamış olacaksınız."

Normalde bunu ben de düşünüyorum ama geçen gün internette bir video gördüm. Bir kedi petshopta camın önünde habire gidip gelerek bağırıyordu, belli ki hayvan psikolojik anlamda çökmüş durumdaydı, kafayı yemiş sıkıntıdan. Tabi o kedide korku durumu falan da vardır mutlaka. Ama bizimkine bakınca acaba psikolojik olarak hayvan sıkıntıya giriyor mu diye endişelenmiyor değilim. Camdan habire dışarıdaki kedileri izliyor, evin içinde o camdan o cama koşuyor, bağırıyor falan. Kendimi onun yerine koyunca kafayı yerdim heralde diyorum.

Bu arada yıllardır kedi sahibiyim ben de normalde. 2 kedimi evlendikten sonra eski evde bıraktım düzenleri bozulmasın diye, annemle takılıyorlar. Normalde almak istiyordum ama sırf korkmasınlar vs diye almadım. Onların dışında 2 ayrı kediyi daha sokaktan sahiplenmiştim ama ikisi de genetik sağlık sorularından dolayı hayatını kaybetti. Yani 2 kedi olmasının çok iyi olacağını biliyorum ama mevcut durumda, bu evde 2 kedi şimdilik çok mümkün değil. Kedi sahibi olma konusunda tecrübeli olduğum için "ya bu hayvan dışarıda daha mutlu olur, o zaman salalım gitsin" diyemiyorum direkt. Tam tersi evde kalırsa daha sağlıklı ve uzun bir hayatı olacak biliyorum, ama hayvanın durumunu görünce de ilk defa "acaba sokakta daha mı mutlu olurdu gerçekten?" diye sormadan edemiyorum.

ruhen hasta kardeşim; kedilerle insanları mukayese etmek yanlış olur; örneğin kısırlaştırmayayım çiftleşsin diyen de var ama çok yanlış, kedinin sağlığı için kısırlaştırmak lazım. kediler evcil hayvanlardır, domesticus ve yerleri kalabalık, trafikli yollar değil. Ya fip'den ölüyorlar ya da ezilip ölüyorlar, bazısı işkence görüyor, bazısı çok korkak dayak yiyor, karakterleri de çeşit çeşit. maalesef belediyelerin verdiği veterinerlik hizmeti her hayvana ulaşmıyor ve sürekli türüyorlar, yavruların çoğu zaten çok dayanamıyor. iyi ki genel olarak kedi sever bir milletiz de sahiplenenler oluyor, tedavi ettirip bakıyorlar.

Tuvaleti temiz ise, yaklaşık 6 hafta içinde alışır genelde.

Sokak kedisi olduğu için, ve gündüz yanında kimse yoksa korkması normal, tek çözümü ikinci bir kedi olması.

Kötülük yapmıyorsunuz. 2 yıl olan ömrünü 14 yıla çıkartıp, konforlu bir yaşam ve dostluk veriyorsunuz. Devam :)

Ben eziyet ettiğinizi düşünüyorum.
Dışarıda eziyet görebileceğinin, aç kalabileceğinin o da farkında. Zaten evde kalmayı tercih eden kedi eve girmek için bi yol buluyo, içeri kaçıyor hayvan. Ama bazısı da ne olursa olsun dışarıyı tercih ediyor. Yemeğini suyunu veriyorsanız bırakın hayvanı. Hapise kapatmaktan farkı yok. Önünde sonunda illaki alışacak evet. Ama sizi de hapise kapatsak siz de alışırsınız zaten. Alışacak olması ve daha uzun yaşayacak olması bunu istediği anlamına gelmiyor hayvanın.

Eskiden sizin dükkanda takıldığı hali çok iyiymiş mesela.

Benim bi arkadaşın kedisi de gidip geliyordu. Sabah çıkıyordu evden evde yaşayanlarla beraber, akşam herkes eve gelince kapıda olursa tekrar eve alıyorlardı.

bizim de bahcede baktigimiz bir kedi vardi, kedi bizim eve gire cika ev kedisi oldu, her sabah disari cikmak istiyor birakiyoruz, ogleden sonra geri geliyor, aliyoruz. ozgurlugun tadini bildikleri icin arada bir disaari cikmalarina izin vermek lazim bence

darphane altın sertifikasını inceleyebilirsiniz.

borsada alınıp satılan altıns1 (darphane altın sertifikası) var ama altınla korele gitmiyor çoğu zaman kafasına göre takılıyor. kimse çözemedi olayını.

bunun dışında tefastan kıymetli madenler fonları alabilirsin.

Altinla korele hareket etmiyorsa borsadaki herhangi bir kagittan farki yok. İstenildiğinde fiziki olarak alinabilmesi iyiymis fakat 4 ay önceden haber vermek gerekiyormuş. Zahmetli bir sey.

Kzl altın fonu bakabilirsiniz

tefas'tan gider oranı en az altın fonu hangisiyse onu alabilirsiniz.

Tether Gold alabilirsin XAUT, kripto seviyorsan.

arkadaşlığı bozmaya değmez, çok da şaapma bence. böyle şeyler zamanla kendiliğinden geçer genelde. benim de en yakınımdaki iş arkadaşım her şeyin sonunda herkese "ne dediğimi anladın mı" diyor ama o kadar çok söylüyor ki hakaret gibi değil de cümle sonuna eklediği bir nida gibi geliyor kulağa. 10 cümle bir şey anlatsın en az 6 kez söylüyor. bekliyorum geçecek umarım.

Maili alacak kisi(ler)in mesai saati disinda gondermek hos karsilanmiyor. Belki sirket kulturuyle de alakalidir ama bizde hem ABD hem Avrupa icin alicinin calisma saatlerine gore gonderim zamani belirlenir.

Valla ciddiyetsizlik değil de gece yarısı ne gerek var insanları rahatsız etmeye? Ölüm kalım meselesi mi? Mesai sonrası acil bir mail olmadıkça işyerinden gelen mailler benim tadımı kaçırıyor. Ben ertesi güne planlanmış şekilde gönderilmeli diye düşünüyorum.

Ben her zaman mesai saatleri içinde mail, mesaj, telefon işlerini hallediyorum. Alttan alttan her zaman mesai saati dışında ulaşılabilir olmayacağımı sezdiriyorum muhataplara. Mesai dışında birisi aradığı zaman da normale göre belirgin şekilde farklı bir resmiyette konuşuyorum.

Birisi bana mesai saati dışında mail atsa tutup suratına bir şey demem "neden dönüş yapmadın" gibi fantastik triplere girmediği sürece, ama normal de bulmam. İş iştir, sözleşmeyle anlaşmayla belli sınırlar koyarak yapılır. Bu sınırları ihlal eden insanları ihlal dozuna göre garip geliyor gözüme, garip gelmesini de özellikle kendime telkin ediyorum.

Bence göndermenin bir olayı yok hemen cevap beklemiyorsanız.

Gece gönderip, neden 1 saat içinde dönüş yapmadın demediğiniz sürece bir sıkıntı yok.

Bende de tam tersi, gece birileri bir şey gönderince 24 saat çalışıyormuş da göze girmeye çalışıyormuş hissi yaratıyor.
Hiçbir zaman gece biri yazdı diye kötü hissetmem.

"kusura bakmayın şu şu şu sebeple bu saate atabiliyorum ancak..." diye başlanıp atılmasında sorun yok.

ama rutin olarak bu şekilde mail atan birini ben dikkate alamam. mailine geç dönerim, görmedim derim vs...
ayrıca genel olarak da büyük dalga konusu olur.

Ben geç saatte mail alirim, mail atarim.
Ama bunu belli kişilere yapıyorum, yani kafaya takmadığıni bildiğim kişilere.

Onun dışında bütün mailleri sabah 08.30a ayarliyorum. Ama benim gibi calisan arkadaslar ile gece birde falan atıyoruz yani.

Akşam 10-11'e kadar umursamadan atiyorum. O kadar kafasina takan devlet dairesnde calissin.

Ortada gercekten ciddi derecede bir mesele yoksa mesai saatleri disinda mail atan kisiyi profesyonel olarak addetmem. Ya isini geciktiriyordur ya kendince caliskan pozu kesiyordur ya da hayatsizin tekidir. Tecrubeyle sabit olusmus yargilar bunlar. Dogru duzgun calisip bunu yapani gormedim henuz. E boyle birine de pek saygi duymam is anlaminda.

8-5 çalışılan işlerde garip durur ama freelance iş vs. ise garip olmaz bence.

Normal şartlarda mailin zamanı olmaması lazım bakan istediği zaman mesai saatinde bakıp cevap atar çünkü. Fakat akıllı telefonlarla birlikte anında bildirim gelmeye başladığı için insanlar dikkat etmeye başladı. Ben de o sebepten işleri gece halledip sabah 8-9'a ayarlıyorum sabah gidiyor.

Yine de, mail telefonla aramak veya whatsapp'tan yazmak gibi bir şey değil. Her saat atılabilmeli normal şartlarda. Çok dikkat eden kişi kişisel telefonuna o maili kurmaz veya iş telefonu vardır akşam bakmıyordur. Sadece bilgisayardan bakıyordur vs. vs.

1. kimsenin gözüne girme gibi bi durum yok, freelance kendi işim.
2. soru yalnızca mail için. telefon/whatsapp yok.

ben gece gündüz gönderiyorum, verimli saatim o gün için neyse o. herkesin verimli saati farklıdır, belki gece aklıma bir şey geldi gönderdim onun için sabahı beklemem.

alacak adamdan cevap beklemediğin, gece cevap ver diye darlamadığın sürece sıkıntı yok. benim mail bildirimlerim mesela kapalı akşam mesai bitişinden itibaren. rahatsız olan bildirimleri kapatır olur biter.

edit: ek olarak global firmalarda böyle bir kaygın zaten olamıyor. mesaj attığım bi adam japonyada diğeri amerikada. büyük şirketlerde böyle neden şu saatte attın falan olmaz bu yüzden. alan kişi bildirimleri yönetecek rahatsız oluyorsa.

İsveçte çalışma şartları iyi, iş yaşam dengesi mükemmel olduğu halde insanlar şirket telefonlarını yanlarında taşıyorlar. Acil bir durum olursa cevap veriyorlar. Çünkü herkes farkında kimse onları gereksiz bi şey için rahatsız etmez. Bu nedenle kimseye gece mail atılmaz burada. Mail attığın insanın çalışma saatine göre mail atılır. Çünkü diğer türlü senden gelen mailleri sessize alması gerekecek ya da toptan iş telefonunu kapatması gerekecek.
Burada gece rahatsız eden olmadığı için iş telefonu da rahatsız edici bir şey değil.

Bence atmayın gece. Zaten tek bir ayardan gece attığım mailler mesai saati başında gitsin kuralını getirebilirsiniz. Her mailinizi tek tek ayarlamanıza gerek yok yani.
Bu ayarlar boşa konmuyor mail uygulamalarına.

çalıştığın şirket veya şirketlerin kültürüne göre değişir, kurumsal mı, hangi ülke vs çok değişkeni var. Endişe ediyorsan delay delivery ile saatini ayarla, mesai başlangıcında göndersin, kafan rahat eder.

Bazi insanlar icin cok daginiksin ve isini zamaninda yetistiremiyorsun o yuzden geceyarilarina kadar calisiyorsun izlenimi yaratabilir.

AKP kaybederse ve gelen iktidar yabancılara konut satışını yasaklarsa fiyatlar gerçek rakamlarına iner. Çünkü şuan ev fiyatlarında kime ne saplarsam o kardır kafası var. İzmir özelinde söyleyeyim ev fiyatlarında 3 milyonlar 10 milyonlar havalarda uçuşuyor. Bir çogunun da o fiyattan satışa koyduğu evleri elinde patladı. 7 ay önce 6 milyondan ilana koyulan ve benim favorilere ekledigim ev şuan 2.800 milyona kadar düştü. Bana kalırsa gerçek fiyatı o bile değil. Ama işte bir yabancı bulurum saplarım derdinde adam.

Nereden bakıyorsun bilmiyorum ama 1 milyona 3 büyük şehirde varoş mahallesi dışında ev yok.

Ev fiyatlarının kısa zaman içinde düşeceğini sanmıyorum. O dediğiniz olsa bile uygulanması yıllar alır

Çok bilinmeyenli bir problem:)

Öncelikle ev fiyatlarının bu seviyelerde olmasının yabancılarla çok alakası olmadığını düşünüyorum çünkü verilere göre yabancı konut satış oranı %4 civarındaymış. hadi %10 olsun yine bu kadar etkileyemez gibi. Yılda 1,6 milyon civarında konut satışı olmuş 2022'de yaklaşık. Yani tahminen 60-70bini yabancılara satılmış. Yani bunları denklemden çıkartınca bile sayıyı çok etkilemiyorlar. TAbii ben bunu aşağıdaki istatistiklere göre yorumluyorum.
www.bloomberght.com:~:text=Yabancılara%20yapılan%20konut%20satışları%202022,konut%20satışı%20ile%20İstanbul%20aldı.

Piyasa hiç bunlara göre fiyatlanmayabilir. Ama yine benim şahsi görüşüm, ev fiyatlarındaki artışın hiçbir rasyonele dayanmadığı yönünde. Yani yurtdışında gördüğüm her şehirde belli bölgelerde metrekare fiyatları aşağı yukarı bellidir. Sen aynı semtte aynı nitelikte evleri aynı fiyata alabilirsin.

Şimdi bizde mesela aynı site içinde benzer niteliklte, aynı metrekarede 2 ev açıyorum. Linkini de bırakayım:
www.sahibinden.com

Oturup metrekare fiyatlarına bakarsanız, arada çok komik farklar var.
Birinin m2 fiyatı 120bin, diğerinin m2 fiyatı 66 bin.

Başka bir bölgede, aynı metrekarede, aynı nitelikte ve iç dizaynda 2 daire var.
Biri 1milyon 750, diğeri 2 milyon 750... Daha farklı bir bölgede yine site içi 2 villa, biri 6 milyon istiyor, diğeri 18... Evlerin içleri metrekareleri falan aynı.

Bu şunu gösteriyor, bu piyasada fiyatlamalar hiçbir rasyonelle yapılmıyor. Adam evine bakıyor diyor ki burası en az 2 milyon eder... Ertesi gün yan komşsunu bakıyor "bu 2'ye satıyorsa bizim evin boyası daha kaliteli, bizimki 3 eder"....

Yabancı etkisi ancak şöyle olabilir, adam bu fiyatı düşünürken "ya belki piyasayı bilmeyen bi yabancıya denk gelir ona ittiririm bu fiyattan" diyebilir.

Böyle bir piyasada hiçbir mantıklı iniş ya da çıkış beklemem ben:)

Özellikle bizde insanların tek bildiği yatırım aracı gayrimenkul olduğu için, herkesin de malı kendine kıymetli olduğu için kimse evinin fiyatının aşağı düşebileceğine inanmak istemiyor. O yüzden fiyatlar sürekli yukarı çıkma eğiliminde.

Ha burada esas konu şu: herkes evine istediği fiyatı çeker ama satabiliyor mu ya da kaçtan satıyor? Onlara bakmak lazım.

Bunu uzun uzun anlattım çünkü piyasada mantıklı bir fiyatlama beklememek lazım. Vaktiniz varsa oturur bir semtin ortalama metrekare fiyatını hesaplar, ona göre değerlendirirsiniz evler ucuz mu değil mi?

Nakit konusu ise ayrı bir konu. Bu enflasyon ortamında ucuz kredi alabiliyorsanız, nakitin tamamına dokunmadan ucuz krediyle ev alıp, eldeki nakiti de yıllık getirisi enflasyonunda çok üstünde olan birkaç fona ve benzeri yatırım araçlarına dağıtmak bir taşla 2 kuş vurmayı sağlayabilir.

Hem ucuz kredi alarak evi çok uyguna almış olursunuz, hem de elinizde kalan nakiti de bir yandan işleterek oradan da kazanmış olursunuz.

Ha ben fonmuş, eurobondmuş bunlarla uğraşamam derseniz, eldeki nakiti peşinat yapıp biraz borçlanarak ev almayı da düşünebilirsiniz.

1 milyona trink ev bulmak kolay olmayabilir piyasada en azından büyük şehirlerde.
Ama küçük şehirlerde hiç borçlanmadan da nakit ev almak mümkün olabilir bu fiyata. Ama dediğim gibi burada kredi faizi belirleyici. Yani ucuz kredi çıkıyorsa, krediyi çekip eldeki nakiti ayrı değerlendirmek de bir seçenek.

İşin sonunda biraz hesap kitap bakacaksınız. Size en uygun gelen neyse kararı siz vereceksiniz. Kimse size yatırım tavsiyesi veremez şunu yapın diye yasak zaten. Burada yazılanlar da bir yatırım tavsiyesi değil, bilgilendirme diyelim.

Umarım yardımcı olmuştur. Kolay gelsin, kazançlı bir yatırım olur inşallah sizin için.

Gözüne kestirdiğin bir ev varsa,
Deprem sonrası yapılmış ise,
Kirasıyla 15-20 senede kendini amorti edebiliyorsa (Bu satırı büyük harfle yazacaktım)

Hiç düşünmeden al.

Yalnız, ben senin yerine olsam, ev alacaksam ve yıllık %20'ye (hatta %25) kadar faizli kredi bulabiliyorsam. Mümkün olduğunca fazla kredi kullanarak alırdım evi. Paranın kalanı olursa da yıllık getirisi %8 üstü bir eurobond alırdım.

@anten, ev fiyatlarını sadece yabancıya satış etkilemiyor ki. Yabancıya yapılan kiralamalar da fiyatı arttırıyor. mevcut hükümetin sürekli kredilerle desteklemesiyle de artıyor. dövizi baskılaması nedeniyle de artıyor.

öncelikle, 1 milyon "tl" olarak bakıyorsan fiyat düşmez bence.

Çünkü potansiyel senaryo bence şu: doların artması muhtemel ama ev 1.5m ise 3m olmayacak 2m olacak. Bu sebeple şimdi 100 bin dolar olan ev 80 bin dolara düşecek. Ama elinde 1m TL olan kişi yine ev alamayacak.

Seçim sonrası döviz düşer fikri mantıksız değil ama ortak düşünce şu an doların 18,8'de zorla tutulduğu. Kaçtan kaça düşecek bu belirsiz.

Anadan babadan ev kalacaksa ev almak şu şartlarda gereksiz. Bir de 1 milyona cidden ev yok. Araba parası oldu artık o.

oturmak için gerekiyorsa tabi ki alınır. yatırım için iyi zamanlama değil.

Valla açıkçası ben bu ülkede bir şeyin fiyatının gerçekten düştüğünü görmedim. Bu dediğim ev-araba-altın-dolar her şey için geçerli.

Şu gerçeği bilmek lazım biz her zaman çift hane enflasyonla yaşayan bir ülkeydik. Ama şimdi >%50 enflasyonla yaşıyoruz. Yani demem o ki ekonomi toparlamaya başlasa bile en fazla bu fiyatlar yerinde sayacak veya daha az zamlanacaktır. Çünkü yeni fiyatların piyasası oluştu bile. Ve bu şeyler modası geçen insanların vazgeçebileceği şeyler değil (ev-araba vs) insanlar bunları her zaman alacaklar. Çünkü ihtiyaç her zaman olacak.

Son olarak ytd

Ev fiyatlarının düşeceğini sanmam. Bu ortamda sıfır ev için 1,2den ikinci el için 1,29dan kredi cekmek bedava. Krediden korkmayın aldığınız yanınıza kar kalır.

1 milyona ev falan yok. 1 milyonu peşinat yapıp 3 milyon da kredi çek 0.69 ile, oturacağın güzel bir ev al. Yatırım diyorsan, ev almak ilk üç seçenekte bile olmamalı. 1 milyonu 1 eve bağlayıp oradan nasıl bir gelir elde etmeyi bekliyorsun ki?

yatırım için neden alınmaz onu anlamadım açıkcası ben, temmuz 2020’de projeden yatırımlık daire aldık inşaattan 900 bin tl’ye, hala daha taksidini ödüyoruz evin bitmesine 1 sene civarı kaldı ve aynı projeden evler 4 milyona gidiyor şu an. isteyen dolar kuru şu bu diyerek de bakabilir ne getirmiş götürmüş.

yatırım için de dünyanın her yerinde olduğu gibi gayet de alınır, ama şu an mı? işte onu bilemiyorum. 900 bin tl’yi 1+1’e verirken o paraya 1+1 mi olur delirdiniz mi diyen çoktu 2.5 sene önce bize, şimdi durum malum. keşke imkan olsaymış da 1 tane daha alsaymışız.

siyaset rüzgarına kapılıp hareket edersen çok üzülürsün.
iktidar değişse enkaz devraldık diye yine her şey zamlanacak çünkü ekonomide güven kazanmak zaman alır. Piyasanın gözlemlemesi gerekecek o yüzden hiç bir şey düşmez ve artış yönünde seyreder.
ha iktidar aynen kalırsa da doları dizginlemeyecekleri ve salacakları artık sağır sultan bile biliyor.
sözün kısası bugün almaya gücün yetip te almadığımız her şey için ileride pişmanlık duyacağız. tek gerçek.

@hayati cozemeyen adam,

Biz de (ailem daha doğrusu) o şekilde bir hayli kâra geçtik, aktiflerimiz de çoğalıyor doğrudur. Bu da bir yatırım türü elbette, daha garantici bir bakışla. Eşeğin aklına karpuz kabuğu düşürmek gibi olmasın ama bir milyonla daire almaktansa üç tane ev kiralayıp mal sahibine de bir güzellik yaparak (burası şahsi yeteneğe kalır biraz) alt kiracılık hakkı eklerim sözleşmeme, akabinde o üç daireye 150’şer bin harcayıp daireleri premium bir hale getirip günlük 1500 liradan kiralarım; hadi operasyon yükü az olsun diye aylık 30 bin liradan kiralayalım. Biraz bu kafada yaklaşıyorum ben ama elbette direkt alıp parayı bağlamak da bir opsiyon.

@hayati cözemeyen adam

Onun sebebi şu, iktisadi olarak bir gayrimenkulun değer kazanması için, birçok farklı konuda rasyonel sebepler lazım.

bölgenin sosyoekonomik seviyesinin yükselmesi (istanbul fikirtepe gibi)
bölgeye yatırım gelmesi (bir üniversite, hastane, avm, sanayi bölgesi vb)
bölgenin altyapısının güçlenmesi,
bölgenin kuvvetli bir ulaşım ağına kavuşması (metro, metrobüs, tren vb.)
Ya da çok talep gören bir bölgede arzın oluşmaması lazım...

bu kriterler önemli. Ya da...

Sizin durumunuzdaki gibi, henüz daha proje aşamasından alınması gerekir. Daha ortada proje yokken inşaat firması evi daha ucuza satar ki önden sermaye oluştursun. Bina tamamlandıkça fiyatları artırır. Zaten toplam fiyatlamayı bunu planlayarak yapar.

Yani ancak bu kriterler sağlanırsa, evin fiyatının yükselmesi beklenir.

Türkiye'de ise hiçbir gayrimenkul fiyatı böyle belirlenmiyor şu anda. Tamamen "kafamıza göre" bir piyasa söz konusu. Yukarda 3 örnekte de verdiğim gibi, aynı site içinde aynı tipte aynı metrekarede evler arasında bile metrekare fiyatı 2 katına kadar değişebiliyor. Bunun hiçbir mantıklı açıklaması yok.

İşte o yüzden yatırımın değerinin tam ölçülemediği bir piyasada yatırım yapmayı birçok rasyonel yatırımcı mantıklı bulmuyor.

Sizin örneğiniz farklı. Siz projeden almışsınız. Projeden 900'e alınan evin fiyatı şu an 4 milyona çıkabilir. Enflasyon etkisi olmadan hesaplanınca neredeyse %400 artmış fiyat. Ama asıl soru, bitmiş projeden 4 milyona alınan evin 3 sene içinde %400 artıp artmayacağı. Ha bu arada sizin örneğinizde 4 milyon satış rakamı olabilir ama, 4 milyona satın alan var mı bunun da araştırılması gerekebilir.

Çünkü şu an bizim gayrimenkul piyasamız düşündüğümüz kadar kârlı olsaydı, amerikalı, avrupalı yatırım firmalarının istanbul'da bir tane bile ev bırakmaması gerekirdi. Yabancı inşaat firmalarının şantiyelerinden geçilmemesi gerekirdi. Ama öyle bir durumda yok. Ben senden alıyorum 4 milyona. 1 sene sonra ilan koyuyorum 8 milyona, o ilandan alan adam ilan çıkıyor 20 milyona. Kendi kendimize birbirimizin parasını çarpıyoruz şu anda:) İstanbul'daki ev de %400 artıyor. Bi bakıyorsun yozgat'ta önümüzdeki 50 yıl aynı kalacak mahalledede adam %400 artırıyor fiyatı.

Bu arada sektörel raporlara bakınca da ortalama fiyatlarda aslında bizim konuştuğumuz kadar artışlar yok. Yani bölgesel belli bölgelerde ivmeler var ama genel ortalama reel satışlara yansıyan ortalamalar aslında bu kadar yüksek de değil. En azından enflasyon seviyesiyle ilerliyor.

Demin de dediğim gibi sizin örneğiniz, kazancınız projeden aldığınız için. Şimdi 4 milyona alanlar 3 sene sonra bu kadar kazanabilecek mi? Bir de son 3 sene çok enflasyonist ve piyasaların delirdiği bir dönem. Enflasyon sakinlerse seçim sonrası, 4 milyona alan adamların evleri belki bu kadar hızlı değerlenmeyecek.

Gayrimenkulu tercih etmeyen yatırımcıların bir diğer sebebi de şu, tüm yumurtaları aynı sepete koymak istememsinden. Yani enflasyon ve fiyatlar sakinlerse, tüm sermayesini bağladığı yatırım elinde patlayabilir diye korkuyor. bunun yerine yatırımı ve riski bölüyor. Fon, hisse, eurobond vb gibi dağıtıyor.

Son 3 yılda gayrimenkul fiyatlarından çok daha hızlı ve büyük yükselen fonlar var mesela. Ya da hisseler, üstelik temettü de veriyor aynı kira gibi. Adam diyor ki ben tüm parayı tek mala bağlayacağıma dağıtayım.

Gayrimenkul elbette iyi bir yatırım aracı olabilir, ama satın alma şartları, piyasa koşulları, bölge potansiyeli vs çok iyi değerlendirilmeli.

Mesela, elinde nakiti yoktur. Ucuz kredi denk getirir. Onunla bir anda mal sahibi olur. 2 sene sonra kredinin geri ödemesi atıyorum 3 milyonsa, evi 5 milyona satar. krediyi kapatır 2 milyon nakiti olur bir anda. Bu adam elinde parası yokken para kazanmış olur. Mesela önceki kredi indirimlerinde bunu yapan çok oldu.

Ama şimdiki kredi fırsatlarında belli bir süre satış engeli var galiba emşin değilim ama bakmak lazım.

MEsela aynı dönemlerde nakitini eve bağlayanlar, mesela 2010-2015 civarı ev alanların bir bölümü evlerin fiyatları arttığı halde, döviz ve altın fiyatlarının gerisinde kaldığını gördü.

duyuru sahibinin sorusunun cevabı bu yüzden biraz muğlak.

Ama ev almayacaksa da parasını tl olarak değil yine bir yatırım olarak saklaması enflasyona karşı korumak adına iyi olabilir.

Yani aslında piyasayı iyi koklayan her zaman kazanıyor. Ama maalesef türk insanında ev her zaman kazandırır gibi bir algı var. O yüzden evinin değerinin düştüğünü kabullenemiyor kimse düşüşlerde.

@anten bilgiler için teşekkür ederim, demek istediğim genel olarak “ ev yatırım aracı değildir “ çok doğru gelmiyor bana. bugün çoğu metropolde insanlar yatırım için ev alıyor. canlı kanlı örneği olarak arkadaşımın kayınbabası londra’dan 2015’de £350.000 e aldığı evin şuan piyasa değeri £550-600 civarı. londra, paris, amsterdam gibi metropoller çok ayrı tabii ki ama, türkiye’de de uygun fiyata güzel ev alınırsa gayet yatırım olabilir onu demek istedim. borsa gibi yani, doğru kağıda doğru zamanda girersen değerlenir, ya da batıradabilir. ev tabii ki getiri / risk olarak daha azdır ama mantık aynı gibi sanki. 1 milyona olur mu tabi orası ayrı, bence bugünün şartıyla olmaz..

İkisini de kullanıyorum, özellikle evde iki tane chromecast var. Evde Samsung akıllı tv olmasına rağmen gittim chromecast aldım. Neden? Benim kullandığım uygulamaların Samsung ile anlaşması bitmiş, saçmalık.
Mi ve google karşılaştırmasına gelirsek, chromecast fiziksel olarak çok daha hoş bence, tv'nin arkasında duruyor sadece elektrik kablosu görünüyor, gizleyebilirseniz hiçbirşey yokmuş gibi olur. Mi box biraz daha kutu gibi, masa, sehpa vs. birşeye ihtiyaç duyuyor.
Yazılımsal açıdan bakarsan, ben chromecasti biraz daha google entegrasyonu daha fazla diye seviyorum. İçerik açısından birbirlerinden farkları yok, sonuçta android tabanlı ne uygulama varsa göm gitsin mantığı var.
Performas ise sanki chromecastte bi tık daha iyi, mi box'ta (4k olan) biraz takılma, yavaşlama hissetmedim değil zamanında.
Ama yine söylemem lazım, ben google fanatiği olarak chromecast'e yanlıyor da olabilirim.

NVidia Shield 4K
Google Chromecast 4K
Chromecast with Google TV (4K)
Xiaomi Mi Box S 4K

Bu cihazların hepsini kullandım. Eskiden sadece Chromecast vardı. Yıllarca kullandım.

Sonra NVidia Shield ve Google TV aldım. Projeksiyon cihazı ile NVidia Shield kullanıyorum, televizyonlara Google TV taktım. Chromecast ve Mi Box 4K kullanmıyorum artık.

NVidia Shield, oyun oynamadığım için biraz fazla oldu aslında ama Dolby Atmos soundbar var, onun için iyi oldu.

Bunun dışında, Google Chromecast yerine Chromecast With Google TV almak bence aradaki farka değer.

Mi Box ile ilgili de, aile büyüklerine hediye ettim iki tane. Memnunlar. Atla deve bir fark görmedim açıkçası. Mi Box ile ilgili, iki cihazdan birinde şöyle bir sorun var; Türkiye'de kullanırken saati 4G wifi modem üzerinden alamadığı için eski bir sistem tarihi ile açılıyor, elle her açılışta tekrar tarih girmek gerekiyor. Yoksa Turkcell TV Plus açılmıyormuş. Yurtdışında normal DSL modeme bağlı kullanılıyor aynı cihaz (taşımalı sistem) orada bu sorun yok.

Özetle düz Chromecast almayı artık önermiyorum. Kendi üzerine app kurulabilsin, kumandalı bir alet olsun. Onun dışında Mi Box , Chromecast with TV çok fark görmedim.

Evde çok sayıda Google Nest Speaker ve Nest Router da var. Google TV ile bunların entegrasyonu bir nebze daha iyi sanırım. Yine de Google TV ile Bluetooth ile eşleştirdiğim Google Nest Speaker bağlantısında zaman zaman saçmalamalar oluyor. Bluetooth'u kapatıp açmam gerekiyor vs. İkisi de Google ürünü ve hala yazılım güncellemesi ile düzeltilmedi, bu biraz can sıkıcı. Eleştiri anlamında tek aklıma gelen şey bu.

Ha bir de Mi Box, NVidia Shield, Google Tv.. Hepsinde nadiren de olsa oluyor. Durduk yere Wifi bağlantısı gidiyor. Ya restart ile ya da fişi çıkarıp takma ile düzeliyorlar. İki haftada, ayda bir filan oluyor ama yine de düzeltmiyor olmalarına sıkılıyorum.

Yine de Chromecast with Google TV en sevdiğim Google cihazı

cevaplar için çok teşekkürler.

evet baktığım cihaz chromecast with google tv imiş.

evde kablo ve ses kartı ile m-audio monitör kullanacağım ses için. ses kaynağına çıkış TV ya da projeksiyon üzerinden olacak, o tarafta HDMi rahatlığı ile her iki cihazdan da verim alabilirim diye düşünüyorum.

Henüz kullanmayacaksanız kullanacağınız zaman almanızı öneririm.
Mi Box piyasaya çıkalı sanırım 6 yıl oldu, yeni versiyonunun çıkacağıyla ilgili birkaç yıldır bir beklenti var.
Chromecast'te durumu bilmiyorum ama onun da yenisi çıkar belki.

Bence önce projeksiyon cihazı alın, bir süre PS4'ü bağlayarak kullanın, tercihlerinizin ve ihtiyaçlarınızın neler olduğu kesinleşince alın bu android kutuları.

Bu arada belki bir arkadaşınızdan, akrabanızdan boşta kalmış bir cihaza rastlarsınız veya çılgın bir indirim olur. Hayat bu, hiç belli olmaz.

hiçbir fikrim yok ama mi box alacaksan ikinci el letgo'dan alma daha yeni dolandırıldım, xx bye.

Charles Bridge civarı gez dolaş işte oralarda, merkezde kal, cüzdana mukayyet ol.
enerjik bir insansan lokal birinden yürüyüş turu alabilirsin.
medieval restoranlardan birine gidebilirsin, yemekler iyi oluyor oralarda, onun dışında Çek mutfağını hiç önermem, epey kötüdür. Merkezde hard rock kafe var, bazen iyi çalan gruplar çıkıyor ama gece yarısı kapanıyor galiba. Güzel publar var, yemek sonrası takılabilirsin.
Tepedeki kale görmeye değer bence ama bir gecen varsa bence en turistik ne varsa önce onları yap.

Charles bridge ve civari +1

Para bozduracaksan cok fazla komisyon alan dolandirici exchange office'lere dikkat et. (100 euro icin 30 euro komisyon aliyorlar). Tabeladaki yuksek rakamlara kanma.

önce eski kent meydanındaki astronomik saat kulesine git hacı, saati izlerken ceplerine dikkat et, yan kesicilerin en aktif olduğu zaman o zamandır. saat kulesinin hemen karşı sol çaprazından kafka ve milenanın evi var ama şimdi kafe olmuşlar. merkezdeki kafelerde bir şey içme pahalı. arkadaşın söylediği gibi para konusunda dikkatli ol, komisyon fazla, rakamlara aldanma mesela o rakam 10bin euro bozdurursan geçerli diyor. polis çağırma gelse de bir şey yapmadan gidiyor. neyse eski şehir meydanından çars köprüsüne ( köprü yazdım kusura bakma) yani saatin olduğu taraftan aralardan yürüyerek gidebilirsin, hem keşfedersin hem sıkılmazsın. fotoğraflık açıların bol olduğu çars köprüsünde, bir gel git yaptıktan sonra tekrar eski şehir meydanına dönerek bu sefer iç kısımlara doğru yürüyebilirsin. seks müzesi falan var, ödüllü bir pizzacı var. mahzende içilen barlar var. biranın ana vatanı olduğundan bira dene mutlaka. dans eden ev var, eski şehir meydanı çevresindeki tyn kilisesi, powder tower oraları gör. bilinen çek tatlısı trdlo ve dana gulaş çorbası ye. hacı adres konusunda kimse yardımcı olmaz. 1 sokak öteyi sorsan bilmiyorum der geçerler haberin olsun, onun için navigasyon can kurtarır. meydanda emek kebap var, sahibi türk, çalışanlar cezayirli :)

geçen yıl için red oranı %15'ti sanırım, piyangonun size denk gelmesi ilginç. norveç için itiraz yolu açık mı bir bakın derim. bir arkadaşım almanyaya itiraz edip vizesini alabildi. bir dilekçe verdi sadece.

çalışıyorsan onu göster mutlaka, bankada paran olması mühim, evin araban varsa koy walla tapudur, ruhsattır; rezervasyonun, dönüş biletin vs gerisi şans işi, şu sıralar zorluyorlar. Ret gelirse de dilekçe yazıp itiraz edebilirsin.

Annem için çok orijinal diyemem, ama çok güçlü, akıllı ve çalışkan bir insan bence.

Kötü. Kotunun ayrıntılarıni buraya yazarsam kurallara uygun olmayacağı için silinir.

En orijinal insan diyemem ama futbolu çok seven, evde tek başınayken örneğin West Ham United - Everton maçı izleyen bir annem var. Maç nasıl gidiyor diye sorunca da "hakem bizdekiler gibi her düşene faul çalmıyor o yüzden güzel maç oluyor" falan diyor.

Ayrıca snooker meraklısı. Judd Trump hayranı. 75 yaşında ve akşam Eurosport'ta snooker masters izliyor. Judd kazanınca seviniyor.

Canım benim.

iyi kalpli bir insandır. konuşkandır, komiktir, fedakardır. benim üzerimde emeği büyük.

tanıdığım en orijinal insan kim bilmiyorum ama annem değildir herhalde.

Tanıdığım en naif insan,hiç büyümeyen bir çocuk gibi. Bu yanı da hem kendi başına hem bizim başımıza türlü işler açmıştır. Ben annem kadar çocuk seven ve çocuk bakmaktan keyif alan insan görmedim. Bana göre muhafazakar,bizi büyütürken yaptığı hataları var. Ama iyi niyetini,çalışkanlığını,fedakarlığını,şefkatini,sevgisini her daim hissediyorum.

En iddialı narsislere ders verir; tam bir psikopat, tanıdığım en yıkıcı, en mahvedici insan; doğal bir felaket, tufan, force majeur, sadece en uçta var olabilen dünyanın en rijit insanı, dünya yerinden oynar, annem bir milim kıpırdamaz, sevgisi nefretinden daha çok zarar verebilir, şiddetin vücut bulmuş hali.

sob-bing

bebekse waaaaa ya da whaaaa oluyor

boohoo dictionary.cambridge.org

"bwaaaah"

proplan yavru maması iyidir, tadını da seviyorlar biraz yağlı bir mama olduğu için.

virbac kullanıyoruz, 1.5kg paketi 400tl civarı. ucuz sayılmaz ama fiyatına göre kalitesi iyidir. mama konusunda çok seçici davranmak lazım çünkü bu hayvanlar ileride ciddi saplık sıkıntıları yaşayabiliyorlar ve kaliteli mama gerçekten ömürlerini uzatıyor.

çevrende ilgilenen arkadaşların varsa yönlendirmeleri ile borsayı deneyebilirsin.
son günlerde insanlar terse düşse de hala borsa en mantıklı yatırım aracıdır bana göre

cihat çiçek.

alakasız bi ilden 0-69 dan kredili ev al. muşta 450 bine ev var mesela bu krediye uygun :)

arsa alabilirsin ya da tekrar btc de x2 yapmayı deneyebilirsin. ya da koy bono da dursun

altında nasıl eriyor?

altın, borsaya seçimlerden bir süre sonra girilebilir, arsa da mantıklı gibi ama şu an altın en mantıklısı. altın varken dolar tutmak anlamsız altın zaten dolar cinsinden.

Arsa mantıklı gibi.

cihat çiçek +1

altın ve dolarda erimez.

arsa al her zaman değerlenir. ya da biraz daha koy araba al. araba da artık bir yatırım aracı binekden cok.

seçimler geçene kadar fiziksel altında kalın.

tr de kalıp işyerimdeki probleme odaklanırdım ya da başka şehir vs. Tr de işin gücün yerindeyse, yurtdışı çok çok avantajlı değilse gitmek mantıklı gelmiyor bana.

Londra'ysa net 2bin'e gecinmek zorlar biraz. Turkiye'de istanbul'da degilsin sanirim, londra disi bir sehirse sorun olmayabilir o yuzden.

Londra ve cevresinde araba hic onemli degil. Londra disi icin gerekebilir, turkiye'dekini satinca burdan rahat alinir.

Turkiye'deki maas gittikce azaliyor dolara vurunca, alim gucu dusuyor. İngiltere'de alim gucu o kadar dusmez. Benzer seviyelerde kalir

2 binin biraz üstüne ingiltere’ye gidilmez, anlattığınız şartlarda hiç gidilmez ingiltere’de yaşayan birisi olarak söylüyorum.

bence rahatınızı bozmayın, konfor alanından çıkma şeysi falan bomboş muhabbet.

Anlattıklarırıza göre kalmaya puanım 100 üzerinden doksan, gitmeye puanım 10. Türkiye'deki iş yeri sorunları çözülebilir. Şehir değiştirilebilir. Yaşanabilir yerler var. Ekonomik durum iyiyse Türkiye her şeye rağmen iyidir. Akraba ve dost da önemli, insanın önemli değilmiş gibi hissettiği zamanlar illaki olur ama akraba ve dostların varlığı da çok pozitif bir şey. Karar sizin tabi. Umarım sizin için iyi olan hangisi ise o gerçekleşir.

bu maaş deneme süreci içinse düşünülebilir ama maaş sabitse ve kısa vadede artmayacaksa 2000 sterline ingilterede yaşamak eziyet olur. başkalarıyla ev paylaşır, öğrenci hayatı yaşarsın.

yaş 35'ten azsa her türlü giderdim; gitmeyip aklımda kalacağına gidip pişman olmayı yeğlerim; değişik ne varsa yapmak lazım hayatta.
tedavi işleri niye sıkıntılı bilmiyorum; bir sefer hastaneye gitmem gerekmişti, bedavaya baktılar hatta otobüs için paran var mı dedi bir hemşire, ama çok mühim bir şey değildi, sağlık sistemi iyi diye duyuyorum ama çok bilgim yok.
ek iş falan yapabilirsin belki, sürün biraz ne olacak, macera olur, cv'inde güzel görünür, değişiklik olur, belki bambaşka fırsatlara kapı açar.

tr'de devam.
bence sendeki en buyuk sikinti --> "kronik depresyon"
yurtdisi pek depresyon kaldirmaz eger teklif cok yagli balli degilse.

"Gider miydiniz? Yoksa başka, daha çok maaş veren Amerika gibi ülkeleri mi düşünürdünüz? Ya da kalır mıydınız? Kalıp TR'de başka şehre mi geçerdiniz?"

bence genel olarak baska ulkede yasamaya iyi bir aday degilsin. yazdigin seyi okuyunca direkt turkiyede yasadigin yerin en iyi yanlarini cimbizla cekip, teklif aldigin yer hakkindaki en kotu varsayimlarla kiyaslamissin. (ornek: turkiye cok guvenli vs ingilteredeki yerde surekli eve hirsiz giriyormus. bu ozellikle gozume batti zira simdiye kadar yasadigim ulkeler arasindan en cok hirsiz gireni acik ara turkiye).

bunun ustune dostlarim burada, onlarsiz yapamam binince bence senin icin en uygun ulke turkiye. bunda da bir sikinti yok. aynen devam. abd'yi falan dusunmezdim zira oradan da kabul alirsan yapacagin analiz birebir ayni olacak.

giderdim, çünkü şu anda zaten mutsuzum diyorsunuz. gider şansımı bir de UK'de denerdim. en kötü geri dönersiniz.

Stres=>Aşırı Kortizol Hormonu=>Amnioasit yıkılımı=>Bağışıklığın düşmesi=>Hastalıklara açık hale gelmek.

Böyle yol göstererek yazdım ama tam anlaşılamayabilir. Şöyle: Sürekli stres halindeyken beyin ve kalp aşırı çalışma eğilimine girer o nedenle çok şeker tüketir, sistem de şeker yetiştiremediği için böyle durumlarda çoğunlukla kortizol vasıtasıyla glikoza dönüştürülebilen bazı aminoasitleri şekere dönüştürmek için yıkmaya başlar, bunlar arasında lenf sisteminde virüslerle bokla püsürle savaşan proteinler de var, haliyle bunlar da yıkılıyor, bunları yıkınca immun hücrelerinin de bulunduğu lenf sistemi zayıflıyor, yani bağışıklığın düşüyor hastalanıyorsun. Böyle.

Aslında mesele stresle baş edebilmek. Herkesin bu konudaki kabiliyeti bir değil. Kimisi yoğun stresten mental olarak etkilenmezken kimisi hiçbir şey yapamayacak hale gelir.

Akut stres bilimsel olarak kanıtlanmış bir şekilde kalp hastalıkları - felç - sindirim sistemi hastalıkları - bazı otoimmün hastalık vs vs ihtimallerini arttırıyor.

Her insanın strese verdiği tepki farklı oluyor; bazısı devlet yönetiyor, bazısı evden çıkamıyor. Stres hem insan vücudu hem de kendini geliştirmek için şart. Pek çok hastalığın tedavisinde kullanılan kortizol, fiziksel ya da duygusal bir tehditlere karşı vücudun doğal bir yanıtı olan stresi kontrol altına almaya yarayan steroid hormondur; stres hormonu da deniyor. Ayrıca kişisel gelişimimiz için de stres en önemli etken; sınav stresi, başarma stresi, yarışma stresi vs bunlar olmazsa tembel köfte gibi otururuz, ne mezun olunur, ne uzaya çıkılır.
Yani stres hayattır, önemli olan onu nasıl kullandığın.

stres insanı öldüren bir şey. stresten saçların dökülür yemeden içmeden kesilirsin organların iflas eder, yaraların çıkar cogu hastalıgı tetikler vücut direnci düşer. stres ve üzüntü kombo yapar.

Evet. İki defa başıma geldi.

İlkinde bacaklarımda yürümeme engel olacak bir ağrı belirmişti, evden adım atamıyordum. Doktorlar psikiyatriye yönlendirdi ve ağrılarım geçti.

İkincisinde de göğsümde bir rahatsızlık var zannediyordum. Gece gece kalp krizi geçiriyorum diye acillere gidiyordum. Gitmediğim bölüm, olmadığım nefes testi kalmamıştı. En son panik atak teşhisi koymuştu psikiyatri. Doktorun bana sorduğu ilk soru “Okuduğun bölüm ne çok büyük stres altındasın” olmuştu.

fatih terim, obradovic falan öyle paralar alıyor ki. evinde saunası + bodrum'da özel plajı olan yazlığı falan var adamın. o atıyor stresini bir şekilde.

Bilimsel olarak temeli olan bir konu stres ve fiziksel sağlık ilişkisi.

Kendim birebir yaşadım onlarca sefer. Özellikle hayatımda yaşadığım en büyük acıdan 1-2 ay sonra nefes darlığı çekmeye başladım.
Öyle bir haldeydim ki geceleri sırt üstü yatamaz olmuştum ağrı ve kasılmalardan. Doktora gittim, kontrol etti baktı hiçbirşey yok ama sırt kasları kilitlenmiş, göğüs kafesim nefes almak için genişlediğinde herşey bıçak gibi saplanıyor.
Her türlü fiziksel kontrolü yaptı, darbe, kaza sorgusu çekti yok yok. Sonra "son zamanlarda bir stres durumu oldu mu?" dedi. Jeton bende o anda düştü. Durumu anlattım, "çok normal, acilen kendinizi rahatlatmanız ve spor yapmanız lazım" dedi. Biraz alkol, bol bol spor derken 2-3 aya toparladım.

duyuruyu açan arkadaş sormuş bilimselligi var mı diye cevap yazan herkes kendi deneyimini anlatmış nerdeyse :)

cevap kısaca "evet". aşagıda son yıllarda buna yönelik çıkan makaleleri iliştiriyorum,

(git:www.annualreviews.org )
(git: www.sciencedirect.com)

İlk cevaptan anlattık ya abi bilimsel nedenini daha ne kadar bilimsel anlatalım.

(bkz: oksidatif stres) tamamı stres hormonları ve onların tetiklediği reaksiyonlar.

bu zaten bilimsel sebep sonuç ilişkisi ile ispatlanmış bir konu.

Pek takip etmiyorum ama çoğu zararda olduğu için sus pus oldular. Ya satıp kaçıyorlar, ya da kara geçecek günleri bekliyorlar sakince.

ben parasını yükselten kimseyi tanımuyorum, paramı yükselttim diyenler 300 batıp 100 daha koyup 100'ü 200 yapanlar

400 koyup 200 elinde kalıyor, sana tabiki sadece kazandığını söylüyor

bu işte kazananlar sadece platform sahibi olanlardır. çünkü platformdan işlemleri delayli yani geçikmeli gerçekleştirebilirler. sana sanal bir ekran gösterir tüm işlemleri biriktirip yapar onun 5sn öncesinde de kendi ve arkadaşları satın alım yapar

twitter'da ünlü biri var benim arkadaşım. adam sadece traş.

Ben kazandım ama 2017’den beri tuttuğum coinler vardı, 2018-21 arasını tekrar yaşıyoruz şu an. 2018’de fena düşüp beklemiştim sonra 21’de piyasa canlanınca tekrar al sata başlamıştım. (Zamanında ICO’lardan iyi kazanmıştım sonra çok zorlaştı o işler)

Şu an duraklama dönemi evet. Yeni btc halving eğer dünyanın da biraz düzeldiği döneme denk gelirse (2024 ortası sanırım) tekrar yükseliş görebileceğimizi düşünüyorum. Tekrar herkes öyle konuşmaya başlarsa çıkmanın vakti gelmiştir. Mesela herkes nft tasarımcıyım derken ben daha öncesinde opensea’den bir sürü şey satmıştım, herkes geldikçe benim projem kaybolmaya başladı satışlar çok azaldı. Erken giren her zaman avantajlı.

Not: ben totalde baya kardayım ama 2022 mayısta 3x param varsa x’ini stablecoine çevirdim elimde o kadarı kaldı mesela. Kimi onu çok kafaya takar. Ama o x bile kaç yıllık maaşım ve 2018’i yaşamış biri olarak şaşırmıyorum.

çok düştüğü için furyası geçti ama aslında daha yeni başlıyor. tabi ciddi bir kısmı zamanla elenir.

kripto furyasi bitti hisse senedi furyasi basladi cunku :)

Şimdilik geçti, 2024'te kaldığı yerden devam.

Alıştırma evresi geçti. Silkelenenler,dibi görenler kazananlar oldu. Furyanın ikinci ayağı için hazırlık yapılıyordu.
Alt yapısı gizemli şekilde hazırlanan bir sisteme katılmak, kazanç beklemek ne kadar doğru ayrı mesele.

Bu arada Elon'dan hatırlatma :
www.sozcu.com.tr

sadece bu ikisi arasından seçim yapacaksak %60 altın %40 gümüş gibi, ya da 50-50 bölerdim.

taksitli nakit avansa bakın 200 e 220 civarı geri ödüyor olmalısınız.
ama krediyle yatırım yapmak yasak. ama kartla alıp, asgarisini ödeyebilirsiniz.

Totalde 24 ayın sonunda + da olursunuz zaten.

ytd? swh*

platin de iyiydi bir ara

gümüş

7 yaşında kedim var. en son iç parazitini 2 sene önce falan olmuştur. evde kuru mama dışında her boka ortak olur. evden dışarı çıkartmıyorsan yaptırma bu kadar. (bizimkinin yanına eve sürekli gelip giden bakıp büyüttüğümüz yavru kediler de oluyor)

Kedimin kuduz aşısını ilk yillar yaptırdım artık yaptırmiyorum zaten riski yok.

Karma aşısını yılda bir kere, iç paraziti de yılda bir kere yaptırıyorum. Bir de dışarı çıkarmadan önce dış parazit, o da senede birkaç kez.

Fazlası gereksiz. Dışarı çıkmayan hayvana niye 2 ayda bir pire ilacı yapılsın, ya da sürekli kuru mama ve pişmiş yiyecekler ile beslenen, dışarıya neredeyse hiç çıkmayan hayvana iç parazit nasıl bulassin.

veterinerlere ne zaman sorsam iki ayda bir yaptır diyorlar, bir ara kendim ilaçlarını alıp yapıyordum ama şahsi tecrübelerime göre dediğin gibi başka hayvanlarla teması olmayan ve devamlı kuru mama ile beslenen arada kaliteli bir yaş mama yiyen kedilerde parazit falan oluşmuyor. ben de yılda iki gibi yapıyorum, onu da yapmayan arkadaşlarım var. benimki 11,5 yaşında, hiç parazit sorunu olmadı, akrabalarında da hiç olmadı.

Kedi küçük. Bağırsak florası dengelenene kadar iç parazit önemli. Dış parazitin normali 3 ayda birdir (sizin vet biraz abartmış). Tüm aşılar için veteriner takvimini takip edin. Kedi büyüdükçe aşı takvimindeki aşı sayısı azalıyor. Eğer kedi sokağa çıkmıyor ve yüksek katta yaşıyorsanız dış paraziti sadece yaz başında da kullanabilirsiniz. Ama ayakkabınızla, pantolonunuzla bile dış parazit getirebileceğinizi bilin.

Ayrıca iç parazit önemli. Kuru mama yese de iç paraziti olabilir.

Kardeşimin kedisinin veterineri ayda bir aşı yapacağız demiş ve ben karşı çıkmıştım. Yani parazitlerin daha kolay ortalıkta kol gezeceği yaz aylarında belki bir defa sıklığı arttırılabilir ama minimum sıklık 3 ayda bir olmalı diye düşünüyorum eğer kedinin yaşam şartları iyi ve dışarı ile teması yoksa.

Yeni kedi sahibiyim cogu veteriner asagidaki gibi beyan veriyor.
Ozeti evdede olsa dis etkenden bagimsizda olsa ayakkabi mama gibi yerden parazit kapip hasta olabilecegi ve sana bulastiracagi..


youtu.be

aynı düşünceler içerisinde olup borsaya girdim. bir gün kaybedip bir gün kazanıyorum. sinirlenip hemen ani hareketler yapmam derseniz girin. yok ben kaybedince paniklerim diyorsanız hiç bulaşmayın

Yurtdışı hisse senendi, etf, temettü ve vergilendirmesini araştırıp okuyup. Uzun vadeli birikim yapabilirsin.

@kablelvuku,

ya ben al-sat işlerine pek girmeyi düşünmüyorum. borsaya girince de 3-5 yıllık hedeflerle alım yapıp pek bozma kaçma işlerine girmeyeceğim. o stresle falan başetmek istemiyorum. sadece param ölmesin derdindeyim

parası ölmesin derdinde olan birinin borsaya yatırım yapması demek herhangi bir t anında kalp krizi geçirmesi demek olabilir. şu an tr hariç global borsalarda tam bir can pazarı yaşanıyor mesela, cloudflare gibi çılgın bir şirketin hisseleri bile yılbaşından beri %60-70 düşmüş. eğer nakit paranın değeri düşmesin ama risk de almayayım istiyorsan para getirecek assetler alabilirsin (konut, dükkan vs), sıfır risk ve sürekli nakit akışı sağlar. ha ben risk alırım, bir günde param yarıya inerse de kafaya takmam dersen borsaya gir tabii ama çelik gibi iraden olması lazım.

Şu an tüm Dünya borsaları düşerken BIST'in yükseliyor olma nedeni, küçük yatırımcının Borsa dışında hiçbir mecrada birikimini enflasyona karşı koruyamamasıdır.

Yabancı takası sürekli düşerken yani Her geçen gün yabancı yatırımcı BIST'den parasını çekerken küçük yatırımcı BIST'e girmektedir.

Durum bir şekilde değişir diğer yatırım araçlarından herhangi biri enflasyona karşı ezilmez hale gelirse BIST'in en alttaki tuğlası çekilmiş duvar gibi bir görünüm sergileme ihtimali çok yüksektir.

diye düşünmekteyim.

bist'in yükselmesini enflasyona karşı koruyan başka seçenek olmamasına bağlamışlar. bunu bir de şu açıdan görelim. geçen sene 5 liraya aldığınız x ürünün fiyatı şu anda 15 lira oldu. onu satan şirketin cirosu da doğal olarak arttı. kenara teneke yağ, tuvalet kağıdı vs. stoklayıp satamayacağımıza göre bundan kazanan firmalara ortak olmak en doğrusu. tabi bunun başka detaylarına hakim olmak şartıyla. nereden maliyetlendiğiniz çok önemli mesela.

hisse alıyorsan fona gerek yok. ufaktan başlayabilirsin, epey düşecek amerigan borsaları, o zaman kalanıyla ufak ufak ilaveler vs

seçim sonrasına hükümet değişir diye düşünüyorsan direkt bist'e bakman gerekir. çünkü bir çok hisse çok ucuz. abd borsalarında %20'ye yakın düşüşler bekliyordu en son ceo of jpmorgan dikkat etmek lazım oraya.

ben hiç bilmiyorum çok kararsızım ama seçim arefesinde dolar negatif patlamaz

"ama bu süreçte borsa cidden uçtu. hiç beklemiyordum (anlayabileceğiniz gibi çok da finansal okur yazarlığım yok bu konuda. sadece basit matematik olarak düşünmüştüm)"

kimse bilmiyor. bilinse herkes ayni anda zengin olurdu. bu sana ders olsun. borsa uzun vadeli bir girisimdir. "dusunce girerim yukselince cikarim oooh sistemi cozdum" diye yaklasirsan kaybeden kitleye katilirsin.

10+ sene ihtiyacin olmayacaksa o paraya borsaya girebilirsin. al-sat yok.

@hot potato,

2023 ocaktan itibaren temettülü şirketler için aylık para ayırıcam borsaya. dediğin gibi 10-15 yıl durma amaçlı.

şimdi elimdeki parayı napsam onu bilemedim

Ben de çok bilmiyorum ama bu aralar herkes hisse ve fon konuşuyor gibi görüyorum.(benim minik fon yatırımlarım var) Bence hisseler için sat sinyali bu. Yılbaşı zamlarıyla vs. dolar illa yükselir gibi geliyor bana ama beklendiği gibi anlık yükselişler olmadı cidden.

Hisse/fon özelinde, eldeki parayı yatırmak değil de dediğin gibi her ay X lira/dolar yatırmak daha makul gibi. Çünkü şimdi 100 lira olan şey öbür ay 120 lira olsa da alıyorsun, 80 lira olsa da alıyorsun. İster istemez dollar cost averaging yapıyorsun ve şirketler uzun vadede kar edince/ederse iyi kar etmiş oluyorsun benim anladığım bu.

Yani bence şu an bişey alsan bile her şey %30 düşerse mutlu olup biraz da oradan toplayabilecek paran olsun. Benim psikolojim böyle çalışıyor en azından :D

bitmez bu liste de aklıma ilk gelen ve bildiğim olarak bunları eklerdim:

barcelona, berlin, kopenhag, amsterdam

saydıklarının klasmanında ilk aklıma gelenler amsterdam ve barselona oldu.

Madrid, Kopenhag

tek şehir önermemiz gerekiyorsa Göteborg. joker gibi şehir. kimsenin aklına gelmiyor kuzeyde diye heralde. hem sakin hem hareketli hem Stockholm gibi pahalı ya da çok soğuk değil. şehir güzel, adaları güzel, insanları tatlı. öğrenci şehri diyebiliriz.

3'lü önerebiliyorsak ve para varsa Kopenhag, Göteborg, Oslo turu mis. üçünde de gezmeli yürümeli bol bol vakit geçirebilirsiniz. ama yazın gidin. ben göterbog'dayken günübirlik Kopenhag ve Oslo'ya gitmiştim. Kopenhag'da christiania var methini duyar her giden. orası da fena değil ama genel olarak şehir çok güzel. tüm gün yürünür, acayip keyifli. Oslo haziranda bile çok soğuktu, montla dolaşıyordum. şehir merkezinde vakit geçirmiştim ben, müzeye falan gitmiştim. diğerleri kadar olmasa da Oslo da görüp gezilebilecek güzel bi yer.

baharda barcelona veya amsterdam diyorum ben de

romanya braşov ve çevresi çok tatlı ve ucuz :-)

Venedik, Münih, Bratislava

yürümeli görmeli gezmeli --> barcelona

Norveç'e git. barcelona tam bir hayal kırıklığı bence, Gaudi olmasa ne yapacaklarmış bilmiyorum, ben sevmedim, yazın gidersen eğlenceli. Norveç kadar görmeye değer bir yer düşünemiyorum.

atina

masrafları karşının karşılaması lazım.
şöyle düşün bir mal sattın adam sana 1000 tl eft yapcakç eft masrafını o mu öder sen mi? o öder.

normalde herkes kendi bankasının masrafını öder, örneğin yurt dışından para geliyorsa müşteri kendi bankasının transfer ücretini öder, sen de kendi bankanın kesintisini cari hesapta banka masraflarına atar sıfırlarsın. senin bankanın kestiğini sen ödersin yani.

ödemeyi yapan masrafı karşılar, ödeme alandan masraf kesen şirketlerde hiç iş yoktur genelde.
hatta bu tarz ödemeleri sık olan birçok şirketin zaten bankalarla ya da aracı kurumlarla (payoneer, wise vs) anlaşması oluyor.

faturayı da +kdv olarak keseceksin, o da fatura isteyenin sorunu.

Hangi ay?

2016 Nisanda yaklaşık 45 gram altın yapıyormuş.

2016 Ocakta 47,5 gram, 2016 Aralıkta 38 gram.

Dolar olarak Ocakta 1.666 dolar, aralıkta 1.430 dolar yapıyormuş.

2016 Eylül'ünde 1 dolar 2,99 TL imiş
1672 Dolar yani
Bugün 30.819 Lira yapar. Dolar hesabıyla.

Euro'yu mu, Enflasyonu mu, mevduat faizini mi, kredi faizini mi baz alacağız?
O zaman farklı sonuçlar çıkabilir.

parasal değer hesaplama diye arat bazı siteler var hesaaplayan, tüketici endeksi tefe tüfeye göre vs doğru değer çıkar mesela;

Sonuç: 2016 yılının Eylül ayında 5.000,00 TL olan parasal değer 2022 yılının Ağustos ayında 17.990,75 TL olmaktadır.
2016 Yılı Eylül Ayındaki TÜFE: 282,27
2022 Yılı Ağustos Ayındaki TÜFE: 1.015,65
Endeks Değişim Oranı: %259,82 artış
NOT: 2022 yılının Eylül ayı TÜFE verisi TÜİK tarafından henüz açıklanmadığından hesaplamada 2022 yılının Ağustos ayı TÜFE verisi kullanılmıştır.

2016 Haziran ayında.

O günün 5000 TL borcu için 30 bin küsür TL mi istemek gerekir bugün?

Dolar enflasyonunu hesaba katmazsanız 1706$
Dolar enflasyonunu hesaba katarsanız -yaklaşık- 2000$

Dolarla hesaplanmaz TL TL değeri üzerinden hesaplanır tinny penny yazdığı doğru

Borc tl verildiyse tl istenir oteki turlu tefecilige girer. O yuzden oarayi geri isterken yine 5000 istenir. Tabi efe tufe oraninda farki isterim dendiyse basinda o baska.

Borcu iade edecek benim :) Tabii ki değer farkıyla vermek isterim.

TL borç alındı, tl ödeyelim demek mantıklı değil.

Siz o parayı aldığınızda o paraya 5.000 tane ekmek alınıyordu, şimdi 1.000 tane alınıyor. Adil mi?

Alacaklıya sorun, "üstünden vakit geçti nasıl bir hesap yapalım bu paraya" diye.

Belli ki iyi niyetli birisiniz, parayı geri öderken hak geçmesin istiyorsunuz herhalde ki bunu sormuşsunuz.

Alacaklıyla konuşup helalleşecek bir hesapta uzlaşmak en güzeli.

İcra takibi başlatmış olsaydınız. Karşı taraf şahıssa yani ticari iş değilse yasal faiz işlerdi. Yıllık yüzde 9dan.

Hayır vermiyorlar.
Bu kadar kolay değil tabiki.
Ben yakın süreçte iki kere iltica duydum;
Babasi fetocu. Baba İsviçre kaçmış, kız kanada.
Diğeri gay. Ailesi doğulu, öldürmek istiyor. Erkek arkadaşı ile Fransa kaçıyor.

Solcu diye iltica eden taaa 80'lerde darbe dönemi var. Başka hiç sol görüşlü, alevi, Kürt diye kaçana denk gelmedim.

Iltica talep sebebi solculuk, alevilik ve kurtluk mu sadece? Yani sadece bu kimliklere sahip olmak mi? Hayir, kabul etmezler. Bu kimlikler dolayisiyla veya legal/insani/kimlik temelli faaliyetleri veya varligi dolayisiyla gordugu somut bir baski varsa, fiziksel siddet, hukuki/idari tacizler, tehdit, hedef gosterilme, iskence, kotu muamele, ajanlik dayatmasi vs vs o zaman evet kabul alma ihtimali yuksek. Birinin bunlari yasamasi icin evinde oturmamis, sadece kimligine sarilmamis, bir seylere sesini cikarmis olmasi gerekiyor. Ben solcuyum kurtum bu yeterli bi sebep deyip iltica edemezsiniz. Ilticaya sebep baskiyi kanitlamaniz gerekiyor.

bence bu bir çeşit fomo. herkes gidiyor, ben kaldım düşüncesi. iltica ederek gidilen ülkede tutunmanın kolay olduğunu sanmıyorum. yani sonuçta o ülkeye diğer yollardan direkt gidemiyorsan iş, ev gibi en temel konular sorun diye gidemiyorsundur. e bu sorunlar olmasa daha rahat göç edilir.

Hayır arkadaşınız dolandırıcılık şebekesine para kaptırmış durumda. Fransaya veya başka bir Avrupa ülkesine gidip ben şuyum ben buyum diyip iltica edemiyorsunuz. Hadi alıp götürseler bile Fransa tarafından deport edilirsin. Ben kürt oldugum için baskı görüyorum dediginiz zaman bunu kanıtlamanız lazım. Kanıtlı bir hikayeniz olması lazım. Haksızlığa ugradıgınızı gösteren AB insan hakları komisyonu tarafından dikkat çekmiş bir durumunuz olmalı. Hele ki Fransa mülteciler konusunda katı kuraları olan bir ülkeyken daha da zor. Bu işler böyle anlattığınız gibi olsaydı memlekette kürtü alevisi solcusu transı kalmazdı hepsi yurtdışındaydı. Şebekeye kaptırdıgınız pare ile kalırsınız sonra giden o para yüzüne Türkiyede ki geri kalan hayatınızı daha da zorlaştırırsınız.

Geçen gün buna benzer bir arkadaşım Almanya'ya gitti. Sağlam şebekeler parayı sonra alır. Eğer öyleyse denenir.

Senelerdir su kafayı cozemedim.

Bulgaristan da depomun karşısı mülteci kampı.adı kamp ama kimse o alanda durmuyor,çarşıda denk geliypruz kaçak geçerken yakalananlarla,mültecilerle.verdiği parayı bir kenara bırakalım bir şekilde fransaya kadar varabilir.çokca giden biliyorum.mülteci meselesine gelince o kısım çok zor.orada kaçak olup hiç bir yere kıpırdayamayan çok kişi var.birisiyle tanışmıştım.3 yıla yakın kaçak kalmış ama bir turlu evrak yapamamış,fransız bir kadınla evlenebilmek için geriye kaçak şekilde türkiye ye dönmeye çalışıyordu.

Bu kafayı çözemedim deme sebebimde şu ,bu paraya herhangi birisi resmi bir şekilde fransaya rahatlıkla varabilir.sadece doğru evrak hazırlaması gerekiyor.bu kadar riskli bir yola girmek büyük saçmalık.bildiğin canıyla bahis yapıyor adam.yolu açık olsun.

Sıra sizin kürt ve alevi olmanıza gelene kadar önce afrika’nın %84.8ini fransa’ya taşımak gerekir. o yüzden yasal yollardan iltica biraz zor.

sebeke icin iyi is, hicbir halt yapmayip parayi cebe atiyorlar, kampta kalacakmis, la fransa'da kamp mi var? cok buyuk ihtimal talebi kabul edilmez, yillarca surunur durur...

ote yandan @limonlu eksi'nin dedigi gibi deport edilmesi de cok dusuk ihtimal, arafta kalir senelerce...


not; fransa'da "illegal" kamplarda cokca calismis biri

iltica bambaşka bir hadise, bence unut onu, niye kabul etsinler.
Fransa ya da diğer Avrupa ülkeleri hakkında benim pek olumlu düşüncelerim yok açıkçası. Onların da aynı oranda dincileri var, ırkçılar, hanzoları var vs. Fransa'da 30 yıldır yaşayanlar var hala hepsi temizlikçilik dönercilik falan yapıyor, orada doğan Türk neslin üniversite bitirme oranı %3 gibiydi, adamlar Türkleri üniversitelerine bile almıyor, iyi işlere de almazlar. Paran varsa iyi yaşarsın, ırkçılıktan çok etkilenmeyebilirsin ama kimsenin kucak açtığı falan yok neticede.

Geçmiş olsun büyük ihtimalle dolandırıldı.

Bir defa sığınma talebi falan bunlar kolay işler değil, hele Avrupa'da hiç değil.
Bunun için geldiğiniz ülkede siyasi ya da toplumsal sebeplerle hayati tehlikenizin olması gerek ve bunu kanıtlayabilmelisiniz. Hadi böyle bir durum var, ondan sonraki süreç de ülkeden ülkeye değişmekle beraber kolay bir hayat değil. senin iltica başvurunun sonuçlanması çok uzun zaman alabilir. O süreçte saçma sapan bir hayatta yaşarsın.

Bu tarz anlamsız girişimlerin çoğu deport olarak geri dönüyor ülkeye. Bir de üstüne ilerde legal olarak gitme şansınız da azalıyor. Daha fenası yukarda yazılan başvurunun uzun süren değerlendirme aşaması. Yıllarca elinizde bir çalışma izni olmadan, kampın dışına çıkamadan suriyelilerle, ukraynalılarla, afrikalılarla aynı yerde çok düşük standartlarda yaşama ihtimali.

Şu anda bir de ukraynalılar akın etti avrupa'ya ve bazıları iltica başvurusu yapıyor. Hem ülkelerin göçmen kontenjanını dolduruyorlar. Hem de ülkelerin göçmen ofisinin yükünü artırıyorlar.

Bir defa önce bu kafadan çıkın bir sakinleşin. Hayatınıza rutininize bakın.

Ha illa ki farklı bir ülkede yaşamak istiyorsanız gidebileceğiniz onlarca yasal yol varken böyle anlamsız işlere kalkışmayın.

1-İş arama vizesi. Mesleğinizi bilmiyorum ama bir meslek sahibi olarak iş bulmayı deneyebilirsiniz. Çoğu avrupa ülkesi meslek sahibi insanlara iş aramak için o ülkede kalmanıza müsaade eden "iş arama vizesi" veriyor. Kaldığınız süre boyunca geçiminizi sağlayacak maddi kaynağınız varsa bunu deneyebilirsiniz.

2-İş bulmak. Türkiye'de onlarca profesyonel acenta var. İşkur var. Bunlar üzerinden yurtdışında iş bulabilirsiniz. ya da linkedin vs üzerinden niteliklerinize uygun işlere başvurup şansınızı deneyin. ama dolandırıcılara dikkat edin. Bunun da maalesef dolandırıcısı var. Göstermelik şirket kurup insanları dolandıran yerler var.

3-Ankara anlaşması. Eğer bir mesleğiniz varsa bunu avrupa'da kendi şirketinizi açarak yapabilirsiniz. Atıyorum yazılımcısın. Ben hollanda'da şahıs şirketi kurarak yazılım işleri yapacağım diyebilirsin. Ya da oto tamircisisin. Mesleğini belgeleyebiliyorsun bir de. O zaman gidip orada bir dükkan açabilirsin. Ya da dükkana sermayen olmayabilir. Kendine şahıs şirketi kurup, freelance olarak büyük firmalara fatura karşılığı hizmet verebilirsin. Ama bunun için çok iyi bir iş planı ve Türkiye'de o mesleğin icracısı olduğunu göstermen önemli.

4-Eğitim. Yukardakilerin hiçbiri yok mu? O zaman lisans, yüksek lisans ya da doktora programlarına bak ve başvurunu tamamla. Bazı ülkeler dil okullarına da vize veriyor. O süreçte belki bir iş bulursunuz.

5-Konut. Bazı ülkeler konut alanlara oturum veriyor.

6-Karadağ gibi AB adayı ülkeler. 200.000 TL'yi kaçakcıya vereceğine karadağ gibi ülkelerde ufak bir dükkan için sermaye yapılabilir. Karadağ özellikle turistik açıdan gelişen bir yer ve çok türk işletmeci var. Kahveci, butik, dondurmacı, otel açan.

Özetle çıldırmayın:)

"bu paraya herhangi birisi resmi bir şekilde fransaya rahatlıkla varabilir" denmis de, 200bin tl, 10bin avro ediyor ki bu malesef para degil. Bankada 10bin avro gosterebilse bile bugunun turkiyesinde issiz gucsuz bir adamin vize alma olasiligi 6/49 tutturmasi gibi birsey olur.

Iltica meselesine gelince, kimseye tavsiye etmem. En merhametli ulkelerde bile ustunden silindirle gecerler, bir sekilde 5-10 sene harcayip sonuca ulasilabilsen bile sen artik sen olmaktan cikarsin..

Arkadaşlar teşekkür ederim, arkadaş şu an fransa'da vardı kampta. Gidenler çok iyi diyormuş o da öyle gitti, bakalım hakkında hayırlısı olsun ben de düşünüyorum gitmeyi iltica Fransa'ya her şeyi geride bırakmak istiyorum.

iyi deneme ama bunu yiyen çıkmaz herhalde. İlyas salman'ın filmindeki gibi olay. Parayı maho'ya mı veriyoruz? Gardaş burası munih mi

www.youtube.com

kesinlikle mobbing - eşitlik ilkesine karşıt bir durum var

yasal açıdan mobbing'i kanıtlamak biraz zor, bir aksiyon alacaksan önceden bir avukata danışıp ona göre davranmanı tavsiye ederim.

Sırayla en çok bunları ithal etmiş geçen sene;
Mineral fuels, mineral oils and products of their distillation; bituminous substances; mineral ...
Electrical machinery and equipment and parts thereof; sound recorders and reproducers, television ...
Machinery, mechanical appliances, nuclear reactors, boilers; parts thereof
Vehicles other than railway or tramway rolling stock, and parts and accessories thereof
Ores, slag and ash
Plastics and articles thereof
Commodities not elsewhere specified
Pharmaceutical products
Iron and steel
Miscellaneous chemical products
Copper and articles thereof
Articles of iron or steel
Aluminium and articles thereof
Optical, photographic, cinematographic, measuring, checking, precision, medical or surgical ...
Furniture; bedding, mattresses, mattress supports, cushions and similar stuffed furnishings; ...
Paper and paperboard; articles of paper pulp, of paper or of paperboard
Oil seeds and oleaginous fruits; miscellaneous grains, seeds and fruit; industrial or medicinal ...
Rubber and articles thereof
Fertilisers
Meat and edible meat offal
Articles of apparel and clothing accessories, knitted or crocheted
Beverages, spirits and vinegar
Essential oils and resinoids; perfumery, cosmetic or toilet preparations
Organic chemicals
Dairy produce; birds' eggs; natural honey; edible products of animal origin, not elsewhere ...
Animal or vegetable fats and oils and their cleavage products; prepared edible fats; animal ...
Tobacco and manufactured tobacco substitutes
Cocoa and cocoa preparations
Wood and articles of wood; wood charcoal
Articles of apparel and clothing accessories, not knitted or crocheted
Footwear, gaiters and the like; parts of such articles
Edible fruit and nuts; peel of citrus fruit or melons
Miscellaneous edible preparations
Preparations of cereals, flour, starch or milk; pastrycooks' products
Tanning or dyeing extracts; tannins and their derivatives; dyes, pigments and other colouring ...
Knitted or crocheted fabrics
Toys, games and sports requisites; parts and accessories thereof
Edible vegetables and certain roots and tubers
Inorganic chemicals; organic or inorganic compounds of precious metals, of rare-earth metals, ...
Soap, organic surface-active agents, washing preparations, lubricating preparations, artificial ...
Miscellaneous articles of base metal
Railway or tramway locomotives, rolling stock and parts thereof; railway or tramway track fixtures ...
Residues and waste from the food industries; prepared animal fodder
Preparations of vegetables, fruit, nuts or other parts of plants
Ceramic products
Man-made staple fibres
Glass and glassware
Other made-up textile articles; sets; worn clothing and worn textile articles; rags
Natural or cultured pearls, precious or semi-precious stones, precious metals, metals clad ...
Aircraft, spacecraft, and parts thereof
Sugars and sugar confectionery
Man-made filaments; strip and the like of man-made textile materials
Salt; sulphur; earths and stone; plastering materials, lime and cement
Coffee, tea, maté and spices
Wool, fine or coarse animal hair; horsehair yarn and woven fabric
Cotton
Miscellaneous manufactured articles
Articles of stone, plaster, cement, asbestos, mica or similar materials
Tools, implements, cutlery, spoons and forks, of base metal; parts thereof of base metal
Cereals
Fish and crustaceans, molluscs and other aquatic invertebrates
Lead and articles thereof
Preparations of meat, of fish or of crustaceans, molluscs or other aquatic invertebrates
Albuminoidal substances; modified starches; glues; enzymes
Wadding, felt and nonwovens; special yarns; twine, cordage, ropes and cables and articles thereof
Carpets and other textile floor coverings
Articles of leather; saddlery and harness; travel goods, handbags and similar containers; articles ...
Impregnated, coated, covered or laminated textile fabrics; textile articles of a kind suitable ...
Clocks and watches and parts thereof
Raw hides and skins (other than furskins) and leather
Special woven fabrics; tufted textile fabrics; lace; tapestries; trimmings; embroidery
Printed books, newspapers, pictures and other products of the printing industry; manuscripts, ...
Products of the milling industry; malt; starches; inulin; wheat gluten
Live trees and other plants; bulbs, roots and the like; cut flowers and ornamental foliage
Live animals
Products of animal origin, not elsewhere specified or included
Lac; gums, resins and other vegetable saps and extracts
Zinc and articles thereof
Other base metals; cermets; articles thereof
Ships, boats and floating structures
Nickel and articles thereof
Other vegetable textile fibres; paper yarn and woven fabrics of paper yarn
Photographic or cinematographic goods
Silk
Tin and articles thereof
Headgear and parts thereof
Pulp of wood or of other fibrous cellulosic material; recovered (waste and scrap) paper or ...
Umbrellas, sun umbrellas, walking sticks, seat-sticks, whips, riding-crops and parts thereof
Prepared feathers and down and articles made of feathers or of down; artificial flowers; articles ...
Furskins and artificial fur; manufactures thereof
Musical instruments; parts and accessories of such articles
Explosives; pyrotechnic products; matches; pyrophoric alloys; certain combustible preparations
Manufactures of straw, of esparto or of other plaiting materials; basketware and wickerwork
Cork and articles of cork
Vegetable plaiting materials; vegetable products not elsewhere specified or included
Works of art, collectors' pieces and antiques
Arms and ammunition; parts and accessories thereof

Bursa Yıldırım'daki Vişne Caddesi Türkiye'nin bebe-çocuk konfeksiyonu ihracatının %70'ini karşılıyor. oradaki firmalardan bebe-çocuk ürünleri alıp Bulgar'da satabilirsiniz.

Oto yedek parça satabilirsiniz. Türkiye bu konuda neredeyse tüm Avrupa'nın tedarikçisi. Bursa ve Konya bu konuda iyiler.

Detay isterseniz mesaj atabilirsiniz.

avmler gece birakilan arabalari cekiyorlar genelde. sabiha yakininda ispark var, oranin havalimanina servisi de var. orayi kullanabilirsiniz.

daha yakında bir otopark var, galiba servisi de vardı, ücreti makul. haritadan bulabilirsin belki, ismini hatırlamıyorum.

avmlerde olmaz o gece kalan arabaları çekerler ya da polise bildirirler. yakın yerlerde yol kenarına parkedebilirsin. lens istanbul tarafına mesela.

1 gece kalsa dert etmeyebilirler ama daha uzun kalırsa güvenlik sıkıntısı olur. kimbilir çalıntı mıdır, bomba mıdır deyip aracı çektirirler.

günlük en uygun 22 tl otopark var.15 dk da bir servis kalkıyor.3-4 dk uzaklıkta.

Viaportta sıkıntı oluyo, gece kalınca ertesi gün arıyolar "almıcaksanız çekicez" diye, 3 hafta öncenin bilgisi. Yakında avrasya otoparkı var, orayı öneririm, ben de öyle yapıcam pzt günü

yeni aldım şimdilik memnunum, veismann aldım, sahibinden'de buldum, ikinci el satıp kurulumunu yapan 4-5 firmanın ilanını arayıp elinizde başka ne var diye sordum fiyat aldım, karşılaştırdım. birkaç firmanın zaten konuşma tarzını beğenmedim, bir firmayı daha çok beğendim, fiyatı da uygundu, zaten ne alabiliyorsan bir an evvel almak lazım yoksa fiyatlar gittikçe uçuyor. Klimacıya danıştım yani, arçelik falan almayın dedi, mitsubishi falan da çok pahalı, zaten kendisi de 1 yıl garanti veriyor, bazı klimalın da üretici garantisi devam edebiliyor, 3 ya da 5 yıl garantili satıyorlar anladığım kadarıyla. beni aldığımın 6 ay daha garantisi kalmış, toplam 1 yıl da aldığım firma verdi. başka da bir şeye dikkat etmedim açıkçası.

yarım saatlik yürüme mesafesinde hepsi ama illa araç diyorsan sahilden bir sürü otobüs geçiyor. herhangi birine binebilirsin.

Beylerbeyi'nden köprü istikametine doğru geçen otobüslerin %90'ı, minibüslerin tamamı istediğiniz tarafa gidiyor.
Kadıköy yazan bir otobüse binmeyin yeter.
Nakkaştepe'ye neden çıkmak istediğinizi anlamadım ama Ekmek Teknesi'nin çekildiği yer olan Kuzguncuk çay-kahve içmek ve "Metet Közde Döner" veya başka bir yerde yemek yemek için iyi bir seçim.

metet'i bana da önerdiler hatta kız arkadaş falan önerisi vardı ama ben pek sevemedim.

yine de yerinde denemek iyi olabilir. orayı listenize ekleyin mutlaka.

ayrıca bence de hava güzel, yürüyüş yapın bence. 30 dk yürürsünüz yada sahilden geçen otobüslere sorarak binebilirsiniz.

Nakkaştepe'ye anca taksi ile çıkılır o yokuşu çıkmak zor. ya da yukarıda bir otobüs durağı var herhalde Kadıköy'den, Altunizade'den falan gelen bir otobüs var oraya.
Tepeye yakın Birdge restaurant var, google haritalara yazıp bak istersen otobüs ile nasıl gidildiğine.
Kuzguncuk'a yürüyerek gidilir, minibüs de var.

Beylerbeyi Sarayı’nın önündeki duraktan Kuzguncuk’a otobus gidiyor söföre sorarsınız, bazıları sahilden geçmiyor. Ekmek teknesi de orda zaten. Nakkaştepe’ye gerek yok orası çok yukarda kalıyor yürüyerek gidilmez, taksi de bulunmuyor o çevrede.

Fethipaşa sosyal tesisleri ve etrafındaki cafeler güzel . Bizim valideyi her geldiğinde götürürüm.

Üsküdar'da kalıyor ama vapur da boğaz havası , kuzguncuk falan derken daha eğlenceli olabilir.

buraya da bakabilirsin avrupa yakasında
g.page

@aids rakun

Avrupa yakası olacak. Aslında yerler var ama alkolsüz bulmak sorun. Özellikle Beşiktaş'ta.

hâlâ açık mıdır bilemiyorum ama Sarayburnu Aile Çay bahçesi burası manzarası harika ama çayları soguk geliyordu genelde.

alkolsüzdür.

Kafe girişi ücretli mi bilmiyorum ama istanbul modern'in kafesi direkt bogaz.

Uygunundan bir yer ve bogaz olmaz derseniz Çatladıkapı Sosyal Tesisleri marmara denizini görüyor komple.

dolmabahçe önünde hala duruyorsa beltur vardı. denize 0, belediye işletmesi, hoş.

doya doya deniz görmek açısından size biraz uzağımsı ama arnavutköy'de belediyenin sosyal tesisi var.

+

Yukarıdakinden daha iyi önerim:
Karaköy'de Galataport'ta kahve dünyası'nın ikinci katı tüm boğazı görüyor.
orada farklı kafeler de var.

dolmabahçe'nin saat kulesinin önünde beltur var ama saat kulesinin oradan içeriye girin sarayın kendi çay bahçesi var güzel. arabayla giderseniz park yeri zaten orası ya da beşiktaş'tan yürüyerek gidilebilir, güzel bir yürüyüş yolu.

besiktas sahilde bahcesehir universitesinin on tarafinda cok guzel bir beltur var. aradiginiz yer orasi bence.

boğaz manzarasız ama anneyle gidilebilecek ve avrupa yakası pierre loti derim ben

The market bosphorus

Tatli+kahve butceyi cok zorlamaz ama evet normal mekanlara gore pahali.

abi vaktim yok uzun uzun yazamayacalım sonra editlerim ama tr de temettü emekliliği maalesef çalışmıyor.

yurtdışındaki hisseler ile yapılabiliyor mu peki bu iş? yoksa ona "yetkimiz" yok mu?

bu adamların 10-15 yıl sonra "varolacağının" da bir garantisi var mı?
veya 5-6 yıl sonra artık temettü vermemeye başlayacakalrının?

ikisinin de cevabi hayir.

google'a diversification yazip arat. tek bir sirkete yatirim yapma konsepti her zaman asiri risklidir. tek bir sektore yapmak da risklidir. hatta borsa ozelinde konusuyorsak tek bir ulkenin borsasina yapmak bile risklidir. mantiken gayrimenkul, borsa vs farkli farkli araclara yatirim yapiyor olman lazim.

@tchuck yok yok olabilir ama şunu unutmayın tr borsası göl ise yurt dışı özellikle amerika vs resmen okyanus. Çok iyi araştırmak lazım bir de dediğin gibi oradaki rakamlar dolar bazlı olduğu için satın alması vs vs maliyetli baya. Bu arada midas uygulaması üzerinden veya banka uygulamaları üzerinden yurt dışı hisseleri alabilirsin.

Ben 6aydır uyguluyorum , şu ana kadar iyi gibi gidişat. BES e filan göre bence daha iyi.

Her ay maaşım yatınca aldım hisseleri. Dolar alsam ne kadar dolar alırdım not ettim. Doların bu kadar artmış olmasına ve dolara göre demir çelik sektörü baya ekside olmasına rağmen artıda kalmış portföy.

10-15 yıl sonra ne olacağı belli olmaz , en azında 3 ayda 1 ve yıl sonu şirketleri değerlendirip gerek duyarsan değiştirmen gerekiyor. Büyük olasılıkla gerek olmaz ama kafan rahat eder en azından

o fonlarin %2-%3 arasi yillik masrafi var, ilk basta az gibi gelse de buyudukce hayvan gibi masraf cikariyor oncelikle onu aklinda tutmani tavsiye ederim, altta cok guzel hesaplamasi yapilmis.

pintidegiltutumluyum.com

"buna 3-4bin atiyim" demissin de temettu emeklili bir meta degil hatayi burda yapiyor bir cok kisi. cok uzun vadeli bir yatirim olarak dusunmen lazim bunu ve burdaki en kritik nokta sirket secimi o da senin piyasa bilgine ve risk algina gore degisir.

"bu adamlar"in tabi ki hicbirinin varolma garantisi yok ama yine dedigim gibi bu sirketlerin varolmayacagini dusunuyorsan zaten uzun vadeli yatirim sana gore degil, burda yine sirket secimi kritik nokta. yani ford otosan'in, arcelik'in 10-15 yil sonra varolmayacagini dusunuyorsan borsa sana gore bir yer degil :)

fon harici yurt dışı hisselerinde tl bazında elde ettiğin getiriden gelir vergisi ödemen gerekiyor bunu da ekleyelim listeye.

bist iyidir candır, temettü emekliliği de güzeldir.
amerigan hisselerini midas gibi kuruluşlardan alabilirsin, o da çok iyi fikir. temettü olarak değil de güzel bir sepet yapabilirsin. Tefas üzerinden 5 yıllık getirilerine bakarak bir ya da birkaç yabancı hisse fonu da alabilirsin, yönetim giderleri oluyor tabi ama neticede profesyonel bir kadro yönetiyor.
yalnız şunu söyleyeyim amerigan borsası epey şişik durumda ve büyük bir göçüş olacak, şu an almak ne kadar iyi bir fikir bilemiyorum. Temmuz, ağustos gibi yükselebilirler, şimdi biraz alırım yükselince satıp büyük düşüşü beklerim dersen tabi o da iyi bir fikir olabilir.
Neticede kademeli alım yapacaksın, bist de, s&p500 de, nasdaq da her türlü güzel kazandırır 10-15 yıl tutacaksan.
bu adamların 10-15 yıl sonra "var olacağının" da bir garantisi var mı? Analistlerin yorumlarını takip edeceksin arada, neticede bunlar bir ülkenin milli değerleri olan firmalar. Riski var, spekülasyona açık. Her insanın alabileceği risk farklıdır, uykuların kaçmasın, düştü diye üzüleceksen tatlı canından daha kıymetli değil. Ayrıca düştükçe ekleme yapıp ortalamayı düşüreceğin şekilde bir miktar para tutabilirsin kenarda.

şunu unutmamak lazım, risksiz yatırım yoktur.

Altın, döviz, gayrimenkul için bile böyle bu.

Borsa, döviz, yatırım fonu, altın gümüş gibi madenler ya da gayrimenkul.
Hepsinin kendine göre riskleri, avantajları, dezavantajları var.

Temettü konusunda birkaç yıldır yatırım yapıyorum.
Hisse söylemeyeceğim ama bist 30 şirketlerinden birine 2-3 sene önce ufak ufak miktarlarla düzenli alım yaptım. 3 senedir de düzenli temettü aldım. 4. sene yani 2023'te tahmin edilen temettü gelirse, toplam temettü gelirim hisse alımı için yaptığım maliyeti çıkarmış oluyor. bundan sonrası tamamen maliyetimin üstüne eklenen bir ek gelir olarak görüyorum. Hisse fiyatı da bu süreçte 3 katına falan yaklaştı.

Hatta şöyle diyeyim, 2015 gibi bir ev almıştım. Sonra sattım gerçi ama o evin şu an kirası ayda 7-8 bin. Ben o evi almak yerine 2015'te bu hisseyi alsaymışım ev parasına, bu sene alacağım yıllık temettü 240-260 bin civarıydı. Bu da ayda 20000 TL'ye geliyor yaklaşık.

Ama bu tabii ki onlarca şirketin olduğu bir borsada tek bir şirket üstünden benim kişisel koşullarımla yaptığım bir hesap.

Yabancı hisseleri işbankası, garanti bankası uygulamalarından alabiliyorsunuz. Ya da midas gibi uygulamalardan.

bu arada o şirketlerin ilerde varolup olamayacağı bir muamma elbette. Yani yabancı şirkettir türkiye'den çekilir, küçülmeye gidebilir, önemli bir müşteri kaybeder, bir sorun yaşar, o sektörle ilgili bir yönetmelik değişikliği olur satışları düşer vs.

Zaten risk dağılımı yapmanın mantığı da budur.

Genel olarak fikir vermesi için şunu izleyebilirsin.
youtu.be

Türkiye ekonomisinde altın ve dolar artık aynı hesaba geliyor. sonuç olarak altın da kısmen dolara endeksli olduğu için ve hükümetin ne yapacağı belli olmadığı için eğer altında önceden paranız yoksa girmek çokta mantıklı gelmiyor. yarın seçim yaklaşıyor diye , biz bir hata yaptık politika faizini yükseltiyoruz derlerse şuan dolar ve altın alan herkesin elinde patlar. seçim olur ve hükümet değişirse yine elinde patlar.

Enflasyon ortamında paranın erimeyeceği, risk içermeyen bir şey varsa biz de yatıralım:)

enflasyonu belki bir ihtimal yakalayabileceğin tek şey hisse senedi ama o da yüksek riskli sana uymaz.

araba al gez toz, dolaş bir de. yılbaşında 600.000 olur %50 koyar üstüne en az.

arsa satışı mecburi miydi?
ben olsam arsa alırdım diyeceğim de orada dönen katakullinin haddi hesabı yok.
çok daha fazla para gömüp ev aldım ama benimki yatırımdan ziyade ihtiyaca yönelikti.

Kur korumalıya koyun geçin. Sıfır risk. Dolar artarsa da yüzde 1-2 kayıpla kur farkı kadar para alıyorsunuz.

biraz altın mantıklı, yakında ons bazında bir yükseliş olacak ama tarla varsa en güzeli onu değerlendirmek olur, ne ekiliyorsa ya kendisi ilgilense ya da kiralasa veya birilerini kiralayıp ektirip biçtirsin, en mantıklısı.

fiziksel altın

65 yaş için en güzeli fiziki altın. güvenli bi yerde saklanacağından emin olun ama.

Riski farklı dağıtabilirsin. Örneğin Kendine alsan yüzde 60 hisse yuzde 15 altındolar yuzde 25 kripto diyelim ; babaya Yüzde 30 hisse Yuzde 20 fon , yuzde 50altındolar kripto0 gibi gibi

Peki ek bir sorum olacak, arabayı yenilemek mantıklı bir seçenek olabilir mi?

Babam arabadan hiç anlamaz, yılların bürokratı olmasına rağmen (kendisi bir büyükşehir belediyesinde daire başkanı) 35 yıldır Renault'nun en ucuz 10 yıllık modelini alır, 10 yıl sonra satıp tekrar aşağı yukarı 10 yıllık ucuz bir modelini alarak tırnak içinde aracını yeniler. Ama artık bu şartlarda aracını tekrar yenileyebileceği bir fırsat olur mu bilmiyorum. Emekli olacağı için maaşı da düşüyor, başka geliri yok.

Bu durumda (2014 Symbol) 4 - 5 yıllık bir Megane alsa mantıklı bir tercih olur mu? Kendisinin bir borcu yok, artık yazlığa gider gelir, bahçeye bir şeyler eker. Böyle bir hayat tarzı olacak.

Yarısı dolar yarısı altın yukarda da söylenen nedenle çok mantıklı değil. Altın dövize endeksli, dolarla birlikte düşüp yükseliyor.

Farklı farklı bankaları arayıp düşük riskli fonları hakkında bilgi alabilirsiniz.

Ama gerçek şu ki yüksek riskli yatırımları saymazsak en iyi yatırım tarlanın kendisiymiş zaten. Gelecek parayı yatırım için kullanmayı düşünmenizden kısa vadede bu parayı kullanmak gibi bir planınız yok gibi anladım, keşke satmasaymışsınız tarlayı aslında.

Aktif kullanımda olan bir araç yatırım değildir. hatta aracın kendisi bir yatırım değildir :)

yıllık mtv 1200
yıllık kasko 2000
sigorta 1300
bakım 500
muyane yıllık 300 (2 yılda bir 600)
en kötü ayda 300 km yapsa aylık 1000 lira yakıt.yıllık 12.000 tl

toplam yıllık 17.300 tl masraf :)

araç her yıl değerine 17.000 tl katar diyorsanız ancak yatırdığınız parayı kurtarırsınız. Enflasyondan bahsetmiyorum. olurda kaza veya bir şekilde değer kaybında geçmiş olsun.

Nüfus fotokopisini ele geçirmesi çok zor değil mi . ben okuyunca direkt aynı isimli başka bir kişi diye düşündüm. ama her halükarda tanıyan birisinin olması lazım.

x'in ismi yaygın bir isim-soy isim kombinasyonu mu

@ceketimi alip cikcam

Ortalıkta nüfus cüzdanı fotokopileri dolanıyor diye duymuştum daha önce. O şekilde denk gelmiş olabilir.

Evet ismi epey jenerik bir isim. Bana da zengin bir X ile karıştırılma ihtimali olabilir gibi geldi ama olayın sonunda hesaptan sadece 500 lira almaları şaşırttı.

kimlik hırsızlığı çalınan paradan daha büyük bir mesele ama tam anlamadım nasıl olduğunu.

@sevilen progressive türkücü

En son indirilen uygulamaları kontrol ettim ama şüpheli göremedim. Hep çok kullanılan uygulamalar.

Edevlet'ten ilk baktığında Akbank'taki hesap görünüyormuş ekstra olarak. Şikayete gittiğinde hesabı kapatmışlar - şimdi görünmüyor kullandığı bankalar dışında bir banka.

@sivrisinek

Evet Tosla hesabı açılmış demişti bana bu isim aklımdan gitmiş yazarken.

Ancak daha önce kendisinin açtığı bir hesap yok Tosla'da. O da Tosla ismini ilk defa Akbank'a gittiğinde duymuş. Yani birisi onun adına Tosla'da hesap açmış bir şekilde. Şimdi baktım da birkaç şikayet daha gördüm internette.

www.sikayetvar.com
www.sikayetvar.com

SMS'e ulaşan uygulama da olabilir gibi evet. Uygulamalara tekrar bir bakayım. Gerçi bir şekilde SIM kopyalama daha olası gibi geldi bana - şebekenin bir süre erişilememesi ve habersiz atılan SMS ve yapılan görüşme yüzünden.

kesinlikle tosla

Bu NFC telefonla şubeye gitmeden hesap açma, barkod ile para çekme, bankacılık işlemlerini komple telefona getirme işleri güzel ama bu tarz sıkıntılar açacağı belliydi. Her yere kişisel bilgilerimizi de veriyoruz zaten. Altı üstü yemek teslimatı yapacak adam adresten, kimlik numarasına her şeyi stokluyor. Stokladığı gibi bir de kaptırıyor. Arkadaşa geçmiş olsun meblağ büyük değil neyse ki ama kimlik hırsızlığı daha büyük sıkıntı. İleride tekrar musallat olmazlar umarım. Bu nedenle savcılık takibini iyi yaparsa 1-2 sene içinde duruşma salonunda yüzleşir çakma X ile.

küçük para ile kurdukları sistemin çalışırlılığını da deniyor olabilirler. sorunları çözüp büyük iş için kusursuz bir sistem kurmak için.

kaş kamping'i övüyor arkadaşlar birkaç kez gittiler.

Madem kas'a gidiyorsunuz kalkan'i bi arastirin derim.

tekli veya ikili bir sefer tası ya da meal prep kaplarından alıp işte meal prep görsellerine bak, beğendiğini haftalık olarak hazırda tutabilirsin.
yumurta ya da protein ve sebzeler, haşlanmış bakliyatlar, salata malzemeleri vs topluca hazırlayınca daha rahat olur, büyük bir salata kabında yapıp kaplara bölüp dolaba atarsın, çıkarken yanına alırsın.
ya da mesela yulaf kepeği, chia tohumu vs ile yoğurtu meyveli ya da labneli kahveli tiramisu gibi doyurucu kaplar hazırlayabilirsin, dolapta da uzun süre durur bozulmadan, hatta sabahları buzluktan çıkarıp yanına alabilirsin.
lavaş gibi bir şey ile wrap tarzı sandviçler de olabilir, alüminyum folyoya sarsan yumurta bile kokmaz.

Sabahları aynı durumdayım. Süte Muz, avakado, yulaf, ceviz, çilek bazen tahin ile katıp smoothy yapıyorum, 2-3 saatlık tokluk veriyor. Muz ve yulaf hariçini kafama göre değiştiriyorum, evde ne varsa artık. Sabahtan hazırlayıp dolapta tutun, çıkana yakın da içersiniz. Bir de kraker tarzı ekmeklere fıstık ezmesi, bal sürüp üstüne ilave lezzet için çilek koyuydum, bu da sağlıklı atıştırmalık. Hiç birşey yapamayacaksan krem peyniri avakado ve az biraz limonla karıştır ekmek arası ye. Bunlar önceden hazırlayabileceğin pratik şeyler. Dışardan almalık; chia pudding, hazır sezar salatası + grissini, yoğurt + ceviz+ grissini olabilir.

kedimde mantar olmustu ve 2 veteriner de kesinlikle mantar asisi yaptirma demisti, zaten kedi mantar olmus etkisi olmaz ayrica karacigere acaip zararli demislerdi. baska veterinere goturun derim

iyi bir veteriner bana hiçbir şey yapmasan kendiliğinden üç dört ayda geçer demişti, ne derece doğru bilemiyorum.
bildiklerim şunlar, en başta aşılar ile başlayınca bağışıklık sistemi baskılanıyor ve daha kötü oluyor, geçmesi çok uzun sürüyor.
evi sık sık çamaşır sulu sil, örtüleri, kıyafetleri, ellerini sık yıka.
kedi kaşınıyorsa mutlaka engel ol, yakalık tak.
iyi bir antiseptik cilt spreyi kullan her gün sıkıp biraz ovala.
verdiği krem kulak içinse iyi kulak merhemlerinin fiyatları o civarda, zaten arada kullanmakta fayda var. bir de kulak yıkama sıvısı var, onu da arada kullanıyorum ben.

O noktaya gelirsek buyuk ihtimalle hesabiniza gelen dolar otomatik olarak TL'ye cevrilir devlet tarafindan. Cevrilen kur da buyuk ihtimalle karaborsa kuruna gore cok daha kotu olur.

korku iklimi oluşturmak için son 5 senedir hep konuşulan fiks muhabbet bu. gerçek olma olasılığı %0. en fazla döviz alımına ek vergi gelir (ki geldi zaten) max olacağı o. yoksa dolarını tl'ye çevirmek isteyen vatandaşı neden engellesin devlet, bu tl'nin değerini artıracak bir şey zaten.

bence kafana takman gereken asıl problem yurtdışından düzenli gelir sağlarken bunun vergisini doğru ödüyor / yapılandırıyor musun? bi aksilik durumunda işlem başına ciddi ceza ödeme olasılığın diğer olasılığa göre çok daha yüksek.

Bu tarz haberleri bilerek cikariyorlar, daha once dolar 22 lira olacak dediler bi anda 18den 11e dustu.
0.64den ev almayin zarar dedi kendileri ev topladilar, evler dolar bazinda %30'u gordu.

Muhtemelen bu dediginin tersi bir durum olacaktir.

bu tarz bir durum var zaten ama ihracat girdileri için uygulanıyor şu an, bilgin vardır herhalde, özellikle fatura kesmediğini o yüzden belirtmişsindir diye düşünüyorum.
bireysel ödemelere de gelebilir, sürpriz olmaz. bu durumda cleric ve roket kişilerinin dediği gibi olur, muhtemelen merkez bankasının kurundan tl'ye çevirir.
bir anda olacağını zannetmiyorum ama ameriga'daki durumlara göre adım adım o noktaya gelinir diye tahmin ediyorum.

Dövizle iş yapan bazı işletmeler hariç olmak üzere:
1. vatandaşın dövizi çekmesine veya transfer etmesine izin verilmiyor
2. çekmek istediğinizde ise devletin belirlediği düşük kurdan bozarak işlem yapılıyor

Türkiye'de bu şekil eskisi gibi kambiyo rejimine dönülebileceğini zannetmiyorum. Artık yüksek enflasyonlu döneme girdik ve herhalde 5 sene böyle gideceğiz. ABD belki tekrar bir parasal genişleme yapacak, o dönem döviz kurları artışı duracak, belki biraz düşecek, enflasyon da düşecek, TL'den tekrar sıfır atılacak falan.

geçen ay bankaya döviz yatırdım, şubeden 3-4 kez arayıp "vadeli hesaba koyalım sizin için daha avantajlı olur" diye yalan söylediler. (bir getirisi yok, vize için göstereceğim hatta vadesiz olması daha iyi ama parayı kilitlemek istiyorlar sanırım işte.)

yine bir hafta önce yurtdışına swift yaptık, kişisel okul ödemesi, ödemenin kime ve neden yapıldığını gösteren belge yüklememizi istedi Yapı Kredi Bankası. 5 yıl önce böyle bir şey yoktu arada neden geldi bilmiyorum.

Üstüne şirketlerin ihracat gelirlerinin belli kısmını bozmak zorunda olması gibi gelişmeler vardı onu tam bilmiyorum. Yani bir şeyler oluyor ama çok keskin yapmadıkları için hissettirmeden yavaş yavaş denetliyorlar.

Hocam borsadan anlamıyorum kriptodan örnek vereyim. Shib coin 2020'de çıktığında 1000 dolar koyan birinin parası 2 sene sonunda 15 milyon dolara çıkıyor ama arada 1,5 dolara kadar paranın eridiği de oluyor, yani o psikolojiyi yönetebilmek önemli ama her ürün de aynı verimi verecek diye bir kural yok onu da unutmamak lazım. 10 sene uzun bir süre belki daha kısa vadede daha çok para kazandıracak fırsatlar da çıkabilir karşına kim bilir.

Tek bir hisse senedi \ coin \ token üzerinden konuşunca çok iştahlı geliyor haberler değil mi? Shib çıktığı sırada onunla beraber çıkan coinlere bakın %90ı kaybolup gitmiştir. Yani o parayı yatırdığınızda büyük bir kumar oynuyorsunuz. Shib parladı ama x te parlayabilirdi o zaman sizin shibe yatırdığınız para pul olurdu. Al unut bana sorarsanız tam bir hikaye. Elbette alıp unutacağınız hisse senetleri ya da kripto para birimi sağlam temellere dayalı ise bu bir nebze geçerli olabilir. Bir diğer mesele ise şu an dolaşımda olan inanılmaz yüksek miktarda paralar söz konusu. Bunu da göz ardı etmemelisiniz.

hayır değil. geçmişe bakıp gelecekte de aynısı olur demek doğru değil. geçmişten hep iyi örnekler veriliyor. mesela borsada bazı hisseleri 10 yıl önce alsaydınız tl olarak neredeyse yarısına düşmüş şirketler var.(bkz: halkb)

uzun vade borsa yatırımda şirketlerin genel gidişi takip edilir, gerekirse porföyde değişiklik yapılır.

soruya gore yanit veriyim once, hicbir hisse unutulmamali zira sirketin basina ne gelecegini bilemeyiz. o yuzden en azindan bilanco donemlerinde finansal ve faaliyet raporlarina goz atilmali. ya da en kotu twitter'da hisseyle ilgili gelismeleri takip edebilirsiniz. cok uzun vadeli turk sirketi alinir mi diye sormak istediniz diye dusunuyorum sahsi fikrim evet ve kendim aylik duzenli aliyorum. burdaki en onemli husus tabi ki sirket secimi.

hisseyi takip etmen gerekir ama yatırım fonu alırsan tamamen rahat edersin. bırak senin paranı yatırım uzmanı değerlendirsin sen niye uğraşaşsın ki?

mantıklı, bist iyidir. tek yatırımın borsa olmasın, güzel bir portföy yap, kademeli al. içinde birkaç sağlam temettülü, bir banka, birkaç holding, teknoloji, bir gayrimenkul yatırım ortaklıkları vs gibi olabilir. analist tavsiyelerini dikkate al. büyük düşüşlerde ekleme yapıp ortalama düşür, büyük çıkışlarda da kar alıp onu da yine uygun fiyatlı bir hisseye yatırabilirsin ya da düşüşü beklersin vs gibi.
alıp unutan her zaman kazanır, hele böyle enflasyonist ortamlarda güzel yükselişler olup kar alınabilir, bist zaten değerinin altında ama illa hak ettiği yere gelecektir.
ama öyle, aldım düştü diyecek, psikolojisi kaybı kaldırmayacak kişilere uygun değildir.

Borsa uzun vadede ekonominin buyumesini takip eder cogunlukla. Al-unut mantikli, hatta tek mantikli sey yani ama iyi fonlar veya sirkerler alman lazim, shib veya onun borsa eslenigini degil.

10 sene sonra villa alamazsin yalniz, oyle bir sey yok.

Simdi x ovenler 10 sene once halkb ovuyordu. Ben de almistim akima kapilip.

Hatta bir tane de y hissesi vardi.
Dolar 2 liradan 10 liraya cikarken kendisi sabit kalmayi tercih etti.
Simdi yine ovuyorlar ayni hisseyi :)
Uzun vadede maksimum dolar kadar artiyor cogu hisse.

Git ev al araba al.

İkisi de. Hatta nasdaq da. Zaten paralel hareket ediyorlar

nasdaq teknoloji endeksi, piyasanın genelini okumak açısından dow ve sp500 gibi değil bana göre. nasdaq piyasanın genelinden farklı davranabiliyor. benim merak ettiğim dow mu sp500 mü.

3 yıldır Dow Jones da trade ediyorum.

ABD de en değerli 30 şirketin yer aldığı oluşum.

Bundan dolayı Apple hissesinin hareketlerinden çok etkilendiğini düşünüyorum

Sorunuza cevap değil fakat Dow Jones hakkında bildiklerini paylaşmak istedim.

DXY 'a da bakmak lazim bence

ABD piyasası ne durumda diye şöyle bir bakacaksan S&P500 yeterli. Özellikle teknoloji hisselerini merak ediyorsan ve kripto ile ilgileniyorsan özellikle NASDAQ QQQ.
Dow Jones da iyidir, önemlidir tabi ama tek bir taneye bakacaksan ve genel gidişatı görmek istiyorsan S&P 500.

lipa'nın yanındaki kasap başarılı, köşede kahvehanenin yanında.

kredi çekerek yatırım yapılmaz. telefon yatırım değildir.

garanticiysen altın --> hisse --> kriptoya azalan oranlarla yönlendirebilirsin.

hocam yatirim yapacak paran yoksa nasil yatirim yapacaksin ki :)))

Konut kredisi ödüyormussunuz iste hocam bundan ala yatırım mı olur

Arkadaşlar teşekkür ederim. Yatırım bilmeyen ve bahsettiği paranın da değerlendirilebilir bir miktar olup olmadığını soran birine de paran yoksa demek biraz şey olmuş sanki. Ben de onu soruyorum zaten. Gelecek sonraki cevapları da ilgiyle bekliyorum.

1500 lirayı artırmaya bak. ek gelir vs.

yıllık 18 bin lira (1200 dolar) gerçekten de yatırım101 için bile çok az.

yani, harcadığın efora değmez.

1500TL ile kendinize yatırım yapın. Zaten konut kredisi ödeyerek bir yatırım yapmışsınız. Kalanı ile bir müzik aleti alın, bir tatile çıkın, bir araba\bisiklet\motorsiklet alın. Memur olmak kadar insanı körelten bir meslek daha yoktur galiba, bunun için hayatınıza biraz renk katın.

Ufak bir miktar araştırmayla bulabileceğiniz, istikrarlı büyüyen ve temettü verimliliği yüksek olan hisse senetleri var. Bunlardan birinde aylık bu tutar kadar düzenli alım yaparsanız, uzun vadede çok güzel bir birikim elde edebilirsiniz.

tefas'a bakabilirsin iyice, örneğin 3 ya da 5 yıllık karlılıklara bakarak, 3 fona bölebilirsin her ay, bir değerli metaller, bir yabancı hisse, bir yerli borsa fonuna.
en önemlisi yatırım özürlüsü olma, öğren, kimse senden daha zeki değil, başta anlamadığın şeyleri birkaç hafta araştırsan yavaş yavaş anlamaya başlarsın. senin durumundaki kişiler için fon ideal gibi. tefas ve fon alımları ile ilgili sürüyle video var, nasıl yapılacağını ve nelere dikkat edileceğini kolaylıkla öğrenebilirsin.

Yatirimin oteki ayagi da tasarruftur. Tasarruf edemiyorsaniz (bunun sebebi siz olmayabilirsiniz kendinizi suclu hissetmeyin) yatirimdan bahsetmek zor.

Kredi cekerek yatirim cok tehlikeli bir olay. Cok iyi bilenlerin bile cok berbat durumlara dustugunu gorduk.

Kredi ile ev aliyorsaniz TR sartlarinda en iyi yatirimi yapiyorsunuz zaten. Evin deger artisi + kira odememek sizi gelecekte cok dertten kurtarir.

elinizde neler olduğunu becerinizi ve sabrınızı ölçmeniz için bir durum var.

her ay 1500 liranın 500 lirasını risk'e atabilirseniz (kumar oynamak gibi bir risk) elinizdeki para ile bir takım yatırımlar yapabilirsiniz. kaybedersenizde üzülmezsiniz. örn: size bir plan yapalım.

yurt içi hisse
bildiğiniz güvendiğiniz firmaların hisselerine yatırım yapabilirsiniz
10 adet şirket belirleyin bunlar herkesin bildiği firmalar olsun (risk az, getiri az) örnek olsun diye veriyorum; vestel, türk hava yolları, pegasuz

Buraya yatıracağınız paranın bir kısmı düşük risk bir kısmını bir kısmını orta risk, bir kısmını da yüksek risk olarak ayırın. birazda temerüt veren firmalara bakın.
ilk ay elinizde kalan 1500 liranın örn:

500 lirası ile temettü veren firmalara
/temettü veren hisseler diye google'da aratın liste bulursunuz ne kadar sürede bir veriyor, daha önce ne kadar vermiş vs. gibi bilgilere ulaşabilirsiniz.

500 lirasını risksiz
buraki firmalar herkesin bildiği, güvendiği firmalar

250 lirasını orta riskli

buradaki firmalar ilgili kişilerin bildiği, sektörel filrmalar (yaz geliyor, giyim kuşam, tatil firmaları gibi firmalar mesela)

250 lirasını da yüksek riskli düşünebilirsiniz örneğin.
çok az insanın bildiği 1 koy 3 al olabilen ancak 1 koy elinde hiç kalsın da diyebilen firmalar. aklımda örnek firma yok.


Yurt içinden hisse almak kolay, banka uygulamanızdan yatırım işlemleri -> borsa / hisse işlemleri diyerek hesap açabilir ve kullanabilirsiniz.

yurt dışı hisseleri için de yine mobil uygulamalar üzerinden işlem yapabilirsiniz.
bunun için uygulamalar var yine.

yukarıdaki yurt için hisseler için kullandığınız stratejiyi burada da kullanabilirsiniz.
yine yatırım için kullanacağınız parayı kendinize göre uygun olan risk alanlarına, sizin için makul olan seviyede (o seviyedeki tüm parayı kaybedeceğinizi düşünün) tutun.

cryptolar
mobil uygulamalar üzerinden yatırım yapabilirsiniz.
yukarıkida stratejiyi burada da uygulayabilirsiniz ancak burada temettü vermek gibi bir şey yok.

döviz ve değerli metaller (dolar, euro, altın, gümüş, vs.)
yine aynı şekilde, paranızı bölün ve dağıtın.

unutmayın ki yatırım yapacağınız toplam tutarın tamamını kaybetseniz üzülmemelisiniz.

Hukukcu degilim de senin sorumlulugun olmayan, altina imzani atmadigin bir uygulamadan suclu bulunmazsin bence.

Aslında mali müşavir bi arkadaşıma da sordum, yapamazlar da eğer vergi kaçırsalar dahi senlik bi durum söz konusu değil dedi ama bilemiyorum..

pratikte bir şey çıkmaz, endişelenme. çok zorlama bir kararla işin ticari büyüklüğüyle orantılı harcama yapılmadığı için vergi ziyaı iddia edilebilir ama risk bile yok burada benim gördüğüm.

kilinclaw.com.tr

imza yetkiniz var mı? varsa yetkinizin sınırları ölçüsünde attığınız her imzadan sorumlusunuz.
imza sirkülerinde nelere yetkiniz olduğuna iyi bakın.

imza yetkiniz yoksa bir şey olmaz.

çoğu firma böyle kurulmuyor mu zaten, sorun nerede anlamadım. mesela x holding, araç kiralama firması, ekipman kiralama, personel kiralama amaçlı ik firması kurar..vs

Burada sıkıntı yazdığınızdan anladığım kadarı ile Alman şirketinde çalışan kişinin taşeronun kazancına ortak olması. Taşeronun biri bu oluşumu fark edip de çalışanı Alman firmaya ihbar ederse muhtemelen Alman firma sizden mal almayı keser, çalışanı da işten çıkartır. Bu da sizin firmayı muhtemelen batırır ama IK müdürü olarak özel bir risk altında değilsiniz.

Aynen öyle. Alaman firma bunlar bizim paramızı yüksek gider gösterip olması gerekenden çok alıyorlar diyebilir.
İkinci çekincem ise çalıştığım şirket vergiden baya bi kısıyor neredeyse KDV hariç vergi ödemiyor. Rakamlar da biraz yüksek yan.

Gayet normal. İş böyle yapılır. Korkacak birşey yok. Sen gözünü aç bu abilerle daha sıkı ol birşeyler kapmaya çalış. Yürür gidersin sen de. Mevzuata fln ters bir durum yok. Ahlaki olarak da terslik yok.

Ahlaki olarak terslik var tabii. Çok basit bir sorunun cevabı bunu ortaya çıkartır, Alman firması bu firmanın karından kendi çalışanının pay alacağını bilse sıkıntı olur mu, olmaz mı? B"ir sürü firma bunu yapıyor, işler böyle yürür" demek bunu ahlaklı yapmıyor.

Kalacakları adresi isteyebilir, giriş amacını ve kalacağı süreyi sorabilir.

Tanıdıkta kalacaklarını söylemesinler, iptal edilebilir bir rezervasyon yapıp çıktısını alsınlar, turistik amaçla geldiklerini söyleyip dönüş biletini de gösterdikleri takdirde sorun yaşamazlar büyük olasılıkla.

tek girişli vizeyse tekrar kullanamazlar ama. nombre d'entrees kısmında MULT yazıyor mu?

edit: isveç'in schengen bölgesinde olduğunu hatırlatıyorsunuz sandım.

@chezidek Vizelerinin buna uygun olduğunu söylemiştim.

@orient blue isveç tanıdıkta kalacak olanlara normalde daha kolay vize veriyor. Geldikleri şehir de çok turistik bir şehir değil zaten. O yüzden “arkadaş/akraba ziyareti” olarak göstermek daha mantıklı kalıyor onların durumunda. Kalacakları kişinin oturma izni ve adresini yazdırıp vermeyi planlıyoruz.

Ama bütçelerini de sorgularlar mı onu bilemedim. Hesapların çıktılarını da almak gerekli midir?

gereken 4 sey
1. vize: var!
2. donus bileti: olacak
3. seyahat saglik sigortasi: olacak
4. kalacak yer: bunu icin de kalacaklari kisiden e-mail ile gelmis imzali bir beyan.

madde 4 icin: kalacaklari kisi kendini biraz tanitan (vatandas mi. oturum izni mi var. calisma durumu) ve konaklamanin yapilacagi adres hakkinda bilgi verecek. bir de gelen kisiler akraba mi/arkadas mi bunu bilgisini verse yeterli. mektubu ing veya almanca yazabilir.